içinde

Popülizm: “Gerçek Halkın Kutsallığı” mı?

Popülizm son yıllarda siyasi analizlerde oldukça sık kullanılan ve neredeyse herkesin anlamını bilmese de aşina hale geldiği bir sözcük. Peki nedir bu popülizm?

Popülizm nedir? Popülizm kelimesinin kökeni nedir?

Türk Dil Kurumu sözlüğünde popülizm kelimesinin iki karşılığı bulunuyor. Politik durumu dramatize ederek halkın ilgisini uyandırmak amacıyla yapılan politika tanımı bunlardan ilki. İkincisi ise oldukça doğrudan ve eleştirel bir ifade; halk yardakçılığı.

Arama çubuğuna popülizm yazıldığında daha geniş ve genel bir tanıma rastlamak mümkün. Bu tanıma göre Popülizm veya Halk çıkarcılığı, toplumdaki seçkin bir tabaka tarafından halkın çıkarlarının bastırıldığını ve engellediğini varsayan, devlet organlarının bu seçkin tabakanın etkisinden çıkarılıp halkın yararına ve toplum olarak gelişmesi için kullanılması gerektiğini söyleyen siyasî bir felsefe veya söylem biçimi.

Kelimenin kendisi ise pek çok benzer terim gibi Fransızca’dan dilimize geçmiş.

Popülizmin Tarihine Kısa Bakış

19. yüzyılın sonlarında Tarımsal Popülizm şeklinde kendini gösteren kavram, I. Dünya Savaşı sonrasında bazı Doğu Avrupa ülkelerinde yeniden ortaya çıkar. İki dünya savaşı arasındaki yıllarda Avrupa’da, özellikle Almanya ve İtalya’da yükselen “Sağ Popülizm” savaş öncesindeki gibi çiftçi ya da işçi sınıfına değil, orta sınıfa hitap eder. Buna karşılık 20. Yüzyılın ortalarında dar gelirli sınıfa seslenen “Sol Popülizm” Latin Amerika’da kendini gösterir.

Düşüncenin Türkiye’deki gelişimi ise II. Meşrutiyet dönemi ile başlar. Monarşilerin yıkılmasının ardından ortaya çıkan halk gerçeğinin kurtuluşun tek çaresi olacağı gerçeğini benimseyen entelektüeller, halkçılık düşüncesini aşılamaya çalışır.

Tarihçesine kısa bir bakış atarak anlaşılabileceği üzere popülizmin tek bir tanıma sığması olası görünmüyor. Ülkelerin koşullarına göre çeşitlenen, genişleyip daralabilen bu kavram, onu betimleyecek sistemli bir tanımlama yapma konusunda kafa karışıklığı yaratıyor.

Görsel: politikaakademisi.org

Alman yazar Jan-Werner Müller, Was ist Populismus? [Türkçesi: Popülizm Nedir?, çev. Onur Yıldız, İstanbul: İletişim, 2017] isimli kitabının ilk bölümünde tam da bu konuya değiniyor ve çağımız, siyaset bilimci Ivan Krastev tarafından “Popülizm Çağı” olarak adlandırılsa da konu hakkında bildiklerimizin pek net olmadığına değiniyor.

Tek bir tanıma ve teoriye sığmayan bu kavramı, karşılığı konusunda en net cevabı bulabildiğimiz Türk Dil Kurumu bilgisi üzerinden incelemeye devam ediyoruz.

Politik durumu dramatize ederek halkın ilgisini uyandırmak olarak betimlemesinde özellikle “Halk” sözcüğü önem kazanıyor zira “Halk kutsaldır!” ifadesi bu yöntemle halka seslenen liderlerin ortak tanımlamasına dönüşüyor. Bir Youtube kanalında popülizm ve popülizmin siyasi mekanizmaları üzerine konuşulan bir programda yazar Yalın Alpay bu tanımlamadan yola çıkarak soruyor:  “Halk kutsaldır. Ama hangi halk? Gerçek Halk.”

“Tüm yetki halktan gelir. Fakat nereye gider?” – BERTOLT BRECHT

Kutsallığı siyasi söylem ile belirginleştirilen gerçek halk tanımı, açıkça ifade edilmese de “bizim gibi olmayanlar” alt metnini taşır. Kendini ezilen ve dışlanmış gören kitleler, kendi kimliğini temsil ettiğini düşündüğü lider ya da siyasi oluşum ile bağ kuruyor ve bunun için kimlikler üzerinden bir kutuplaştırma yöntemine başvurulur; yalnızca kendi kimliğinin doğru ve mukaddes olduğu algısıyla yönlendirilen kitleler için diğerleri “öteki” haline gelir. Her ne kadar kavramın tek bir tanımı olmasa da anlatısını “Biz” odaklı bir yaklaşım üzerinden, yalnızca kendisinin makbul bulduğu tanımlamalar üzerine inşa eder. Dolayısıyla bu kimlik ve tanımlamaları benimsemeyenler düşman ve tehdit unsuru olarak görmek konusunda herhangi bir şüpheye yer kalmaz.

Ötekileştirme durumu yalnızca kitlelerin algısı ile sınırlı kalmaz, “gerçek halk”ın hakim güç konumuna gelmesi ile birlikte bunun dışında bırakılan ve tehdit olarak görülen kısmın sistemden sökülüp atılması gerekliliği doğar. Bu yüzden özellikle medya ve akademik görevlerin “ötekilerin” elinden alınıp “gerçek halkın” temsilcilerinin seçtiği kişilerin getirilmesi normalleşir.

Tüm kademelerde temsil edildiğine inanan kitleler, bu sayede dışlanmış ve ikinci sınıf vatandaş olduğunu hissettiği sistemi yıkarak, birinci sınıf vatandaşa dönüşür. Bu sayede siyasi parti/lider ve bu kitleler arasında oluşan ittifak bozulması çok zor bir hal alır zira ekonomik, hukuki ya da kültürel yozlaşma ile ilgilenmiyor, bunlara dair gerçekleri umursamaz hale gelir.

Peki gerçek nereye kadar görmezden gelinebilir? Popülist söylemin, her ne kadar hitap ettiği kitleden destek ve onay alır görünse de, geç de olsa ortaya çıkacağı kabul olunan gerçeklerin idrak edilmesi sonucunda bir çatışma ile karşı karşıya kalması da yüzlerce olasılıktan sadece bir tanesi. Bu yüzden yapacağımız seçimlerde popülist söylemlerden uzak, gerçekçi, çözüm üreten ve haklara saygılı politikalara yönelmek fazlasıyla önemli bir hale geliyor.

Editör: semra – 27.05.2023

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Taraftar

semra tarafından yazıldı

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Müşahit Nedir? Nasıl Müşahit Olunur, Görevleri Nelerdir?

    Sanatın Dinî Yansıması