içinde ,

MuhteşemMuhteşem

Fanatizm | Sevginin Birleştiriciliğinden Nefretin Bölücülüğüne

Sevmek, insanoğlunun temel duygularının en önemlilerinden olmasına rağmen tıpkı diğer duyguların da herkesçe kabul edilen bir tanımı yapılamadığı gibi sevginin de net bir tanımı bulunmamaktadır. Duyguların çoğunun tam olarak bir tanımının yapılamamasının asıl sebebinin altını çizecek olursak bu duyguların herkes tarafından farklı yorumlanması ve buna bağlı olarak farklı deneyimlemesi diyebiliriz. Tanımlar ve yaşayış şekli her ne kadar farklı da olsa bazı sevgi formlarının toksik sıfatınca karşılandığının görülmesi zor değildir. Kişinin kendisini hiçe sayarak, kendi ihtiyaçlarından önce sevdiğini düşündüğü şeyi koyması durumunun ortaya çıkardığı kişisel ve toplumsal sonuçlar toksik sevginin bir diğer deyişle tutkulu bağımlı sevginin ve yüksek sempatinin yani fanatizmin göstergesi olarak kabul edilir.

Fanatiklik veya fanatizm; bir marka, spor takımı, sanatçı, ırk, cinsiyet, din ve hatta bir siyasi partiye duyulan aşırı sevgiden kaynaklanan dogmatik, koşulsuz bağlılık hali olarak tanımlanmaktadır. Elbette ki birilerine veya bir düşünceye karşı sevgi, sempati ve hayranlık duymak oldukça doğaldır. Sevginin iyileştirici bir gücünün olduğu çeşitli deney ve gözlemlerle psikoloji başta olmak üzere diğer bilim dallarınca kanıtlanmıştır. Doğanın vazgeçilmez unsuru olan dengenin burada da etkisi büyüktür. Sevginin aşırı eksikliği nefret ve kinlenmeye güdülerken sevginin aşırı fazlalığı ise duygunun beslendiği şeyin olumsuz yönlerine körlük, sorgulama becerisinde gerileme ve sorgulayana veya kişiyle duyguları beslemeyene karşı saldırgan davranışlar sergilemeye güdüler. Fanatik kişiler, sevginin birleştirici gücünü yalnızca kendileriyle aynı şeyi sevenlere karşılık kullanırken insanları biz ve diğerleri olarak keskin bir şekilde ikiye ayırmaktadır. Bu ayrım toplumu bölmekle kalmayıp tarafsız bireylerin de dahil olduğu bütün toplulukların fanatiklerce düşman olarak algılanmasına yol açarak çeşitli saldırgan tutumların doğuşunda etkilidir.

Fanatik kişiler, savundukları kişi veya düşünceyi her şeyin üstünde tutarken tabiri caizse hayatlarını adeta fanatik oldukları şeyin etrafında şekillendirir, çevresindekilere de bunu aşılamaya çalışırlar. Kendilerinden farklı görüşlerde olanlara karşı saygı göstermekte zorlanabildikleri için psikoloji uzmanlarınca bu durum bir bağımlılığa benzetilerek tedavi edilmesi gerektiğinin altı çokça kez çizilirken yapılan araştırmalarda fanatikliği belirleyen yaş, cinsiyet, eğitim durumu gibi net bir belirleyicinin olmadığı görülmüştür.

Fanatizm, tedavi edilmediği takdirde holiganlığa ve saldırganlığın en tehlikeli boyutu olan terörizme dönüşebilmektedir. Bu kadar ağır sonuçları olabilecek olan bu durumun sebeplerini bilim ve psikoloji olmak üzere iki ayrı başlıkta incelemek mümkündür.

Fanatizme Bilimsel Bakış 

Bilim, sürekli değişime ve gelişime açık olduğu için fanatikliğin ana unsuru olan dogmatizmin tam olarak zıttıdır. Alman fizikçi Werner Heisenberg’in ‘’Belirsizlik İlkesi’’ de dahil olmak üzere, bilim tarihinde önemli yer edinmeyi başaran her ilkenin temelinde bilimin canlı olduğu ve bu yüzden de bir sınırının olmadığı düşüncesi yatmaktadır. Bu düşünce ile şu anda doğru kabul edilen bir bulgunun ilerleyen zamanlarda başka deneylerde ve şartlarda değişme ihtimalinin olduğunu kabul edilmektedir. Bundan da anlaşılacağı üzere bilim, yeni görüşlere açık ve saygılıdır. Bilim insanlarının da bu özelliklere sahip olması gerekmektedir ve bu özelliklere sahip olan biri fanatizmden oldukça uzak bir tutuma sahiptir. Fanatizm daha önce de belirttiğim üzere dogmatiktir ve fanatikler için tek doğru tutkuyla bağlı oldukları şeydir, onlar gibi düşünen herkes haklıyken onlar gibi düşünmeyen veya sorgulamaya çalışan herkes düşman gibi görünür.

Fanatizme Psikolojik Bakış  

Evrimsel psikolojiye göre fanatizm aslında insan hayatına yeni girmiş bir kavram değildir. Öyle ki uzmanlar bu kavramın ilk çağlardan beri insan hayatının bir parçası olduğunu öne sürmektedir. Bunun sebebi ise insanın da sosyal hayvanlar ailesinin bir parçası olmasıdır. Her ne kadar eski dönemlerde rasyonel bir ayrım olma imkanı olacak kadar yoğun bir nüfus olmasa da gruplaşmaların başlaması için 3 birey dahi yeterli görülmektedir. Gruplaşmaların artmasının sonucunda da fanatizm doğmakta ve gruplar arası çeşitli mücadeleler başlamış, çağların başlayıp bitmesine yol açan olaylar yaşanmıştır.

Evrimsel psikoloji ile ilgilenen uzmanlar tarafından yapılan değerlendirmelere ek olarak çocukların oyun oynamak için dahi gruplara ayrışmaya meyillli olmaları, insanların gruplaşmayı sonradan öğrenmediklerinin ve bunun genel bir insan tavrı olduğunu kanıtlar nitelikte bir bulgudur. Çocukların oyun için gruplaşmasının ilerlemiş hali gibi düşünebileceğimiz köy, mahalle, sokak, şehir, ülke, x ırkına ait kişiler, y görüşünü savunanlar, z siyasi partisinin taraftarı gibi birçok irili ufaklı grup temelli topluluklar oluşturmuşlardır.

İnsan davranış ve tutumlarının temelinde büyük bir etkiye sahip olan ego olgusu da fanatizmin psikolojik boyutunda kendine önemli bir yer edinmektedir. Ego, insan davranışının yönünün belirlenmesinde büyük bir etkendir. Davranışlar hiçbir canlıda tek yönlü olarak şekillenmez, toplum içerisinde şekillenip gelişen egoya ek olarak manipüle gücünü farkına varan bireyler tarafından şekillenmeye açık bir hal almaktadır.

İnsan da tıpkı diğer canlılar gibi kendine benzer fikir ve görüşlere sahip bireylerden oluşan bir grup oluşturmak veya böyle bir grubun parçası olmak ister.  İnsanın sosyal bir varlık olduğu ve diğer canlılardan ayrıldığı özelliklerinden olan düşünme, düşüncelerini ifade edebilme ve karar verebilme yeteneğinin olmasıdır. Fanatizmin sağlıksız sayılmasının asıl nedeni de insanların düşünce ifadesi özgürlüğünün baltalamaya yönlendirmesidir. Fikirlerin bireysel olması bir sorun teşkil etmez başka bakış açılarından görebilme imkanı sunar. Bu da hayatı tek renklilikten kurtarmanın en güzel yoludur.

Editör: Nur Bersun Aynur – 23.05.2023

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Mutlaka İzlemeniz Gereken Keanu Reeves Filmleri

    Davranışların Perde Arkası: Kovaryason Teorisi