içinde

Star Wars’un Jedi Ustası Yoda Orta Çağ’ın Bir Parçası Mıydı?

Eğer bir Star Wars hayranıysanız, gerçek adı kaydedilmemiş Güç-duyarlı bir türün en bilinen üyesi olan Jedi Ustası Yoda‘ya aşinasınızdır. Bazı kaynaklarda sadece Yoda’nın türü olarak bilinen bu küçük etobur insansı türü, Galaktik Cumhuriyet döneminde Jedi Düzeni’nin birçok tanınmış üyesini üretmiştir.

Yıldız Savaşları‘nda bu türün adı ve ana gezegeni bilinmemektedir. Türün üyeleri çok küçüktü, çoğu 70 santimetrenin altındaydı, ancak yüzlerce yıl süren son derece uzun ömürleri vardı (türün bilinen tüm üyeleri, genellikle bir tür için normal olandan daha uzun ömürlü oldukları bilinen Jedi’lar olduğu için, türün ortalama ömrü tam olarak bilinmemektedir).

Türün yetişkin üyeleri keskin, elf kulakları, alınlarındaki çıkıntılar, tridaktil elleri ve (çoğunlukla) anisodaktil ayakları ile karakterize edilirdi. Derileri ve kanları açık yeşil renkteydi. Bu elbette bilim kurgu ve bilim insanları böyle bir türü hiç duymadılar. Yine de bu, kimsenin Evren’de bir yerlerde benzer yaşam formları olabileceğini hayal etmesini engellemedi.

Yoda benzeri bir figürün Smithfield Dekretalleri olarak bilinen kilise hukuku ve doktrini hakkındaki kararları (kararnameleri) derleyen papalık mektupları koleksiyonları olan 14. yüzyıldan kalma bir el yazmasında da görülmesi belki yalnızca bir tesadüften ibarettir.

Resim, British Library‘de 1600 öncesi tarihi el yazmaları küratörü Julian Harrison tarafından gün ışığına çıkarıldı. Kendisi şu anda Beowulf‘un kopyaları, dünyanın en eski İncillerinden bazıları, Lindisfarne İncilleri ve Henry VIII’in devlet belgelerini içeren paha biçilmez koleksiyonlar üzerinde çalışmalarına devam ediyor. Güncel olarak ise Magna Carta: yasa, özgürlük, miras gibi sergilerin küratörlüğünü yapmaktadır.

Harrison 2006 yılından beri British Library’de çalışıyor. “O zamanlar yaptıklarımızı medyada ara sıra çıkan haberler dışında nasıl anlatabileceğimizi düşünemiyorum” diyor. Değişim, 2010 yılında kütüphanenin Yunan el yazmalarının dijitalleştirilmesini izlemek için deneysel bir blog başlatmasıyla başladı. Bu deneysel proje, küratörün hayatının canlı ve aydınlatıcı bir anlatımı olan British Library’nin Ortaçağ El Yazmaları Blogu‘na dönüştü.

Harrison, “Bunu yaptığımız işi tanıtmak için kullanıyoruz,” diyor. “Popüler yazılardan biri, el yazmalarını işlerken neden beyaz eldiven giymediğimizi açıklıyor, ama aynı zamanda akademik olmayan bir okuyucu kitlesine de hitap etmeye çalışıyoruz. En popüler gönderimiz, silahlı şövalyelerin salyangozlarla savaştığı resimlerin neden tezhipli el yazmalarında yaygın olduğunu inceleyen Knight v Snail.”

Bu resimler internette çok popüler oldu. “İnsanlar genellikle tezhipli el yazmalarının ne kadar güzel olduğunun ve ortaçağda teknik açıdan ne kadar yetenekli olduklarının farkında değiller” diyor. Karikatürize edilmiş resimler de var. Harrison’ın paylaşımları arasında Ortaçağ’ın Lolcats’i başlıklı bir paylaşım da var. Bir diğerinde ise ilginç bir şekilde Star Wars’tan Yoda’ya benzeyen karalanmış bir figür yer alıyor.

Harrison, “Bunun gerçekten Yoda olduğunu ya da bir ortaçağ zaman yolcusu tarafından çizildiğini söylemek isterdim,” diyor. “Bu aslında İncil‘deki Samson hikayesinin bir illüstrasyonu – sanatçının canlı bir hayal gücü olduğu açık!”

Orta Çağda çeşitli türlerde canavarlar önemli bir rol oynamıştır. Orta Çağ tarihçisi Damien Kempf ve sanat tarihçisi Maria L. Gilbert, British Library tarafından yayımlanan yeni resimli kitapları Ortaçağ Canavarları‘nda, ejderha ve iblislerden Yoda ve melez yaratıklara kadar Orta Çağ’daki canavarların fantastik, grotesk ve coşkulu dünyasını tezhipli el yazmalarında bulunan resimler aracılığıyla keşfediyor. Orta Çağ dünyası canavarlarla doluydu – el yazması sayfaların kenarlarında, haritaların kenarlarında gördüklerimizden bahsetmiyorum bile-.

Egzotik, uzak bölgelerde yaşadıklarına inanılan, Tanrı’nın yarattıklarının bu açıklanamaz parçaları korku, merak ve şaşkınlık uyandırıyordu. Hayvan kitaplarını, seyahatnameleri, hatta İncilleri ve diğer dini kitaplarını dolduran illüstrasyonlarda güçlü bir şekilde resmedilen bu şekilsiz hayvanlar, canlılıkları ve mizahlarıyla bugün de izleyicileri adeta ekrana kitlemeye devam ediyor.

Satirler, deniz yaratıkları, grifonlar, ejderhalar ve şeytanlarla dolu Orta Çağ canavarları, Orta Çağ el yazmalarından büyüleyici, grotesk ve eğlenceli illüstrasyonlar sanatseverlerin vazgeçilmezleri arasında yer almaya devam ediyor. British Library’nin Orta Çağ Kedileri ve Orta Çağ Köpekleri’nin devamı niteliğindeki bu kitap, büyüleyici şeytanlar, blemmyae, Cyclops ve her türden çok başlı canavar hakkında erişilebilir ve bilgilendirici bir rehber sunuyor. Yüzden fazla harikulade ve dehşet verici resim, tuhaf yaratıkların sanatçıların hayal gücünü nasıl inanılmaz boyutlara taşıdığını gösterirken, orta çağ zihnine dair büyüleyici bilgiler sunsa da Orta Çağ el yazmalarında, kenar boşluklarında gizlenen özel yaratıkların ise o döneme ait dini bir sembol mü yoksa bir efsanenin parçası mı hala bilinmiyor.

 

Editör: Fatih Düz – 26.03.2023

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Gestalt Terapisi | Anı Yaşamayı Öğrenmek

    ChatGPT Kullanıcılarının Dikkatine, Konuşmalarınızı Başkaları Da Görebilir!