içinde ,

Çitin Ardındakiler: Çizgili Pijamalı Çocuk

Bize armağan edilen bu hayatta birçoğumuz farklılıklarımız, ayrılıklarımız, yeteneklerimiz, başarılarımız ve başarısızlıklarımız nedeniyle pek çok kez diğerlerinden ayrıştırılmışızdır. Bazen de sosyal medyanın etkisiyle, yaratılan farklı olduğumuz algısıyla kendimizi diğerlerinden bizzat kendimiz uzaklaştırırız.

John Boyne’nin Çizgili Pijamalı Çocuk kitabında da bunlar çok çarpıcı bir şekilde işlenmiş. Boyne’nin kaleme aldığı bu kitap, 2006 yılında İngiltere’de The Boy in the Striped Pyjamas adı ile David Fickling Books tarafından bastırılmıştır.

Yazar, kitabı küçük bir çocuğun bakış açısı ile anlatmaktadır. Bruno ve ailesi Berlin’de güzel bir evde, güzel bir sokakta yaşarlarken bir gün evlerine çok önemli bir misafir gelir. Bu Fury’dir. Burada bahsedilen Fury de Führer, Almanca “lider” anlamına gelen kelimeyi karşılamaktadır. Tabii ki hiç kuşkusuz Fury, Adolf Hitler‘dir. Partisi ile birlikte Almanya’da iktidar olduktan sonra Polonya’ya karşı savaş başlatmıştır ve 2.Dünya Savaşı‘nın başlamasına sebep olmuştur. Nazilerin ideolojisi, Yahudileri “düşman” olarak görmeleridir.

Taşındıkları yerin adı ise Out-With’dir. Burada hiç arkadaşı yoktur. Sadece ablası Gretel, eve girip çıkan babasının askerleri ve yardımcıları vardır. Oyun oynayabileceği tek bir arkadaşı dahi bulunmaz. Bir gün Bruno etrafı ve çevreyi araştırmak isterken evden biraz uzaklıkta, noktaya benzer bir şey görür. Yaklaştıktan sonra bu noktanın küçük bir insan olduğunu fark eder. Bruno bir arkadaş bulabildiği için çok mutlu olmuştur ama olaylar bundan sonra gelişecektir.

Bu günden sonra hemen hemen her gün, tanıştığı bu çocukla buluşmaya başlar. Çocuğun ismi Shumel’dir. İkisi de daha önce birbirlerinin isimlerini duymamıştır. Buna rağmen birbiriyle arkadaşlık kurabilmiş ve bir şeyler paylaşabilmişledir. Onları ayıran yalnızca tek bir şey vardır: Tel örgü.

Shumel, telin diğer ardında giydiği çizgili pijamasıyla onlara verilen kol bandından bahsederken Bruno ise bunlardan bihaberdir. O, gerçekle olan bağlantıyı henüz kuramayan bir çocuktur. Arkadaşından farklı olduğunu, farklı giyindiğini fark etmiştir ve bu dikkatini çekmiştir. Kendisi normal bir çocuk görünümündeyken, Shumel ince ve zayıftır. Ayrıca yüzü de sararmıştır. Fakat bunların ne demek olduğunu kimse ona anlatmamıştır. Oysa Shumel gerçeğin içinde; korkuyu, ayrımcılığı şiddeti ve nefreti birebir yaşamaktadır.

Shumel’in babasının kaybolmasıyla birlikte ikisi birlikte Shumel’in babasını aramaları gerektiğini düşünürler. Yağmurlu bir günde Bruno evden çıkıp telin altında oluşan küçük delikten Shumel’in tarafına geçer. Bruno’nun bir daha geri dönmesi mümkün değildir.

Kitapta bize aktarılanlar bazı kesitlerden, Bruno’nun babasının üst düzeyde bir askeri yetkili olduğunu anlıyoruz. Görev sebebi ile ailesini Out-With denen bir yere getirir. Out-With adının tarihte yer alan bir toplama kampının adı olan Auschwitz‘den aldığı söylenir. Nazi Almanyası buraya topladığı Polonyalıları, Yahudileri önce çalıştırmış, sonra da toplu bir şekilde yok etmişlerdir. Ayrıca bu kamplarda kimisi vurularak, kimisi fazla çalıştırıldığı için birçoğu da toplu gaz ve fırın odalarında can vermiş ve bu katliamlar tarihe büyük bir vahşet olarak geçmiştir.

Her dönemde sahip olduğumuz ve seçmediğimiz kimliklerimizden dolayı ırkçılığa, ayrımcılığa, zorbalığa maruz kalıyoruz. Kuşkusuz bazen maruz bırakan taraf bizler olmuşuzdur. Bruno ile Shumel’in hikâyesindeki gibi bizi birbirimizden ayıran yalnızca bir tel örgüdür bazen. Zihnimizin etrafına diktirilen ve diktiğimiz çitler. Oysa telin arkasında atan kalpler ve çitin ardında kalan sevgimiz, öfkemiz, üzüntümüz, acımız benzerdir.

Kendi özümüzde biricik olsak da temelde bir bütünün parçalarıyız. Birbirimizin ilgisine, sevgisine, değerine, aklına, merhametine muhtacız. En çok da birbirimiz için. Sosyal hayatta karşılaştığımız bu çitler tek tek kendi ellerimizle aşmamız zor görünüyor. Fakat birbirimizi yeterince seversek, birbirimize merhamet ve vicdanla yaklaşırsak, acı nereye konarsa konsun yüreğimiz bir olabilirse bu çitleri yıkmak mümkün.

Editör: Elif Türkoğlu – 17.03.2023

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Danışman

Büşra Kurt tarafından yazıldı

Üyelik YılıMakale YazarıListe UstasıTestçiYorumcuVideo Yapımcısı

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Verdiğin Cevaplara Göre Empati Duygusuna Sahip Olup Olmadığını Söylüyoruz

    GPT-4 | ChatGPT’nin Yapımcılarından Yepyeni Bir Üretken Yapay Zeka Uygulaması