içinde

MuhteşemMuhteşem İnanılmazİnanılmaz

Kadın Hakları ve Toplumda Kadının Yeri

5 Aralık 1934 yılında kadınlar Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde Türkiye’de seçme ve seçilme hakkı kazanmıştır. İlk defa o tarihte Medeni Kanununla yürürlüğe giren anayasal düzenleme sonucu gerçekleşmiş bu düzenleme, Türk siyasi ve tarihinin hiç şüphesiz dönüm noktalarından biridir. Birçok Avrupa ülkesinden önce gerçekleşen bu yenilik, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarih içinde ne kadar hızlı ve somut adımları cesurca verdiğinin bir göstergesidir. Bunun en somut örneği olarak şu verilebilir: Türk kadınları, İsviçreli kadınlardan 36, Fransız kadınlardan 11, Belçikalılardan 14 yıl önce seçme ve seçilme hakkını elde ettiler. Kadın – erkek eşitliğinin anayasal güvencelerle korunduğu ilk resmi ve ulusal tarih bu tarihtir.

Geçmişten günümüze maalesef gerek Cahiliye Döneminde gerekse de hâlâ durdurulamayan sorunlardan ötürü kadınlar hak ettiği değeri görememektedir. Mahsa Amani‘nin başörtüsü nedeniyle öldürülmesi aslında günümüz dünyasında bilimselliğin ve teknolojinin ne kadar gelişiyor olursa olsun birtakım bağnaz düşüncelerin ve kalıpların bir türlü zihinlerden atılamadığını açık ve acı şekilde ortaya koymaktadır.

Acaba Türkiye şeriatla yönetilen bir ülke olsaydı; bu tarz nedenlerden ötürü bir kadın öldürülmeye kalkılsaydı yaklaşık %89,5 insanın Müslüman olduğu ülkede ne tarz karışıklık yaşanırdı? Yoksa Müslümanlığı sadece coğrafya üzerinden okumak yanlış mı? İslam’da “barış” ne anlama geliyor? Bu tarz sorular sorarak konu genişletilebilir. Her ne kadar kadın hakları 1934 yılında genişletilmiş gibi gözükse de günümüzde bu savı hak ettiği şekilde savunmak yanlıştır. Çünkü günümüzde hâlâ yaşadığı çorak ve köy hayatının geleneksel düşüncelerle sığlaştığı bölgelerde kız çocukları okula gönderilmiyor veya gönderilse de sadece “evlilik yaşının bekletilmesi” sebeplerinden ötürü gönderilmektedir. Oysa 1934 yılında amaçlanan temel düşünce kadın – erkek arasındaki sosyo-ekonomik eşitliği sağlamaktı. Peki günümüzde bunu görebiliyor muyuz? Yani kadınlar erkekler kadar eşit hak ve özgürlüklere sahip mi? Tabii ki de hayır! Mahsa Amani’nin ölüm nedeni de en somut göstergelerden biri. Şeriatın yanlış anlaşıldığı ve uygulamasının bozuk olduğu devletler maalesef şeriatı, yanlış uyguladığı, daha doğru bir ifadeyle kendi çıkarlarına uygun şekilde düzenledikleri gerekçesiyle sömürmektedir. Oysa Hz. Muhammed’in şu sözü kadınların ne kadar değerli olduğunu ortaya koymuyor mu:

“Ey insanlar! Kadınların haklarına riayet ediniz! Onlara şefkat ve sevgi ile muâmele ediniz! Onlar hakkında Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emâneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helâl edindiniz!” (Müslüm, Hac,147)

Peygamber bu kadar net şekilde insanları uyarırken yaşanılanlar tam anlamıyla içler acısıdır. Her ne kadar Türkiye’de olaylar bu noktada olmasa da başörtüleri yüzünden sınava alınmayan veya kendisine haksızlık edilen birçok kadın bulunmaktadır. Günümüzde bu tarz olayları görmek, bilgiye ve görgü kurallarını hiçe saymak demek değil midir?

Dünya, dijitalleşmenin ve enformasyonun, hızlı ve anlık bilgi alışverişinde bulunulduğu bir dönemden geçmektedir. Bu yüzden görgü kuralları ile insanların davranış biçimleriyle, algılayışlarında da farklılıkların oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Ancak Dünya bir konuda sınıfta kalmıştır. O da kadın hakları. Günümüzde batı olarak niteleyebileceğimiz ABD, İngiltere, Çin, Rusya başta olmak üzere, Dünyanın söz sahibi ülkelerinde dahi medeniyetten, hukuki kurallardan söz etmek mümkün değildir. Dünya’nın birçok yerinde kadınlara fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddet açık veya gizli uygulanmakta, önü bir türlü durdurulamamaktadır. Bunun temel nedeni de anayasal haklarda tam olarak küresel bir birliğin sağlanamamış olmasıdır. Örneğin Amerika’da federal, Türkiye’de Cumhuriyet, İran’da da şeriat hüküm sürmektedir. Bu yüzden kadınlara bakış, kadınların istihdam oranı, kadınlara yüklenen misyon ve görevler de çeşitlilik göstermektedir. Bunun neticesinde kadın hakları da dezenformasyona ve mezeformasyona uğramaktadır. Yani tam olarak evrensel açıdan kadın hakları, Dünya’da eşit noktada işlememektedir. Böylece her zaman kadınlar medyada ve Dünyada ses getiren konumlara sahiptir.

Kadınlar geçmişten günümüze her zaman tarihte ve sosyolojik açıdan gündeme getirilmektedir. Bazen siyasetin bazen dinin ön planda olduğu sebeplerden ötürü bu yaşanmaktadır. Daha eşit bir Dünya için kadınların, kızların daha az gündeme geldiği bir dünya kurulmalıdır. “Dünya Kız Çocukları Günü”, “Kadınlar Günü” gibi günlerin gündem dışı edildiği bir Dünya kurmak gerekir. Çünkü kadınlara, kızlara özgü günlerin kutlanması aslında bir tür ötekileştirmektir, ayrıştırmaktır. Kadınların da erkeklerin de sosyoekonomik ve dini – kültürel gerekçelerle sınıflandırılması kadın – erkek eşitliğine çomak sokmaktır.

Editör: Doruk Adakoğlu – 06.12.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Danışman

Furkan Toprak tarafından yazıldı

1999 yılında Mersin'de doğdum. 22 yaşındayım. Çukurova Üniversitesi İletişim Bilimleri 2. sınıf öğrencisiyim. 2018 yılında Harran Üniversitesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü kazanmıştım; devam edemedim. Ardından bir süre bekleyip Çukurova Üniversitesi'nde İletişim Bilimleri bölümüne kaydoldum. Küçükken bir trafik kazası geçirdim. Bu durum sağlığım açısından fizikdel gelişimimi olumsuz etkiliyor. Hedefim bu sitede yazılar yazarak, fotoğraflar paylaşarak farkındalık yaratmak olacaktır.

Makale YazarıYorumcuÜyelik YılıVideo YapımcısıTestçi

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    1. İçerikteki Peygamber tarafından söylenen sözün kadınların haklarını savunduğunu düşünmüyorum. Kadınlar neden erkeklere emanet olsun ki? Herkes kendi başına varolabilen bireylerdir.

      “Dünya Kız Çocukları Günü”, “Kadınlar Günü” gibi günlerin gündem dışı edildiği bir Dünya kurmak gerekir.” demişsiniz. Kadınlara önce insan gibi davranmayı öğrenelim ondan sonra günler kalkmalı mı kalkmamalı mı onu düşünürüz.

    2. Neden kadın ve erkek eşitliği bir tez olarak karşımıza sunulmakta sürekli onu düşünmeliyiz. Bunu kim kurguladiysa, bugünkü kadınların ezilme nedenide aynı yerde aranmalı. İkiside bir birey farklılıkları ve bezerlikleriyle hayatı omuzlayan. Ama maalesef her yerde kadınları dışlayan ayrımcılık. Umarım bir gün herşey daha iyiye gider.

      • Kadınların rahat bir yaşam sürmeye çalışmasını desteklemenin kapitalist bir düzenle ne alakası var anlayamadım? Ayrıca içerikte kas gücü gerektiren işleri kadınlar da yapabilir gibi bir ifade yoktu hatırladığım kadarıyla. Vücut yapısı farklılığıyla eşit haklara sahip olmanın bir alakası yok; ki güç açısından güçsüz erkekler, güçlü kadınlar da var. Buradaki konu aynı işi yapan bir kadının, erkek iş arkadaşından daha az maaş almasıyla ya da sırf kadın olduğu için öldürülmesi gibi örneklerle desteklenebilir.

    Spofity Listene Eklemen Gereken O Şarkı Hangisi?

    Tüm Cadılar Buraya! Harry Potter Evreninde Hangi Büyücü Senin Sevgilin Olurdu?