içinde

MuhteşemMuhteşem İnanılmazİnanılmaz

Modern Çağın Toksik Ebeveynlik Tutumları

Her gün daha da modernleşen dünyamızda biz insanlar da değişiyor ve gelişiyoruz. Değişen hayat şartları ile ihtiyaçlarımız, isteklerimiz ve tutumlarımızı da yeniden şekillendirme yolunda ilerliyoruz. Ebeveynlik ise bunlar arasındaki en büyük yere sahip diyebiliriz, çünkü ebeveynler gelecek nesli birinci elden iyi veya kötü fark etmeksizin etkiler ancak bugün başlıktan da anlayacağınız üzere toksik yani zehirli/ zararlı ebeveynlik tutumlarından bahsedeceğiz.

Çocuğun gelişiminde en önemli etkenlerden biri olan ebeveyn tutumu, çocuğun ilerleyen hayatında nasıl biri olacağı hakkında sandığınızdan çok daha büyük etkiye sahiptir. Elbette sağlıklı bir ruh haline sahip olan hiçbir ebeveyn kesinlikle çocuğu için kötü bir ortam sunmak istemez ancak bazı durumlarda size doğru olan yaptığınızmış gibi gelse de çocuğunuz için olumsuz bir etki oluşturabilir.

Gerek olumsuz çevre şartları gerek sağlık durumları gibi etkenlerden çocuklarınızı güçlü ebeveynlik içgüdülerinize dayanarak korumaya çalışmak isterken istemediğiniz sonuçlarla karşılaşıyor, bazı durumlarda haksız olduğunuzu veya fazla haklı olduğunuzu düşünüyor ve kendinizi çocuğunuza  ”anne/baba olunca anlarsın” gibi savunmalar yaparken buluyorsanız bu içeriğimizi okumaya devam etmenizi öneririm.

Çocuğunuzla tutumunuz hakkında tartışmalar yaşıyor veya acaba doğru mu yapıyorum, çocuğum için en doğrusu gerçekten bu mu diye merak ediyorsanız bir uzmana danışabilirsiniz. Bu sizi kötü bir ebeveyn değil aksine elinden gelenin en iyisini yapmak isteyen bir ebeveyn yapar.

Modern dünyanın gelişmesiyle meydana gelmiş ve kavramsallaşmış ebeveynlik tutumlarının özelliklerine derinlemesine incelemeye geçmeden önce ünlü Amerikalı yazar Jackson Brown’dan “Anne babaların sorumluluğu çocuklarına bir yol çizmek değil, bir yol haritası vermektir’’ sözünü siz okuyucularımızla paylaşmak isterim.

Helikopter Ebeveynlik (Helicopter Parenting)

İlk defa 1969 yılında bir psikoterapist olan Haim Ginott tarafından kavramsallaştırılmış olan helikopter ebeveynlik, Batılılar tarafından ‘’baby boomer’’ olarak da adlandırılan nesil yani İkinci Dünya Savaşından sonra dünyaya gelmiş olan kuşağın bireyleri olan ebeveynlerde sık görülen bir tutumdur.

İsmini Ginott’un çocuk danışanlarından birinin annesini, sürekli onu izlediği ve takip ettiği için helikoptere benzetmesi ile anlatmasından alan bu tutum bizim dilimizdeki ‘’pervane olmak’’ deyimine benzer.

Çocuklarının hayatlarıyla gerektiğinden fazla ilgili olan ebeveynlerin tutumudur. Çocuğa verilen bir ödev dahi çocuğa ait değil bütün aileye aitmiş gibi davranırlar. Çocuklarına destek olduklarını düşünseler dahi ne yazık ki çocuğun hayatı boyunca etkisi altında kalacağı duygu durum bozuklukları, sorun çözme becerileri, düşük öz benlik saygısı ve düşük özgüven kaynaklı sorunları doğurur.

Yalnızca erken çocukluk döneminde değil ergenlik ve yetişkinlik sürecinde de sürdürülmeye çalışılan bu ebeveyn tutumuna sahip ebeveynler, sesli ve görüntülü konuşma, sosyal medya gibi birçok teknolojik ilerlemeler de bir kontrol aracı olarak görülebilir ve çocuğun özgürleşerek bireysel kararlar almasında büyük bir engel teşkil edebilir.

Çocuk yerine karar verir, onun geleceğini kendileri şekillendirmeye çalışarak en iyisinin bu olduğuna inanırlar. Biz yapamadık sen yap, bütün imkanlarını kullan, kötülüğün için demiyoruz her şey senin iyiliğin için gibi sözler size tanıdıksa üzgünüm ama siz de helikopter ebeveyn olabilirsiniz.

Helikopter Ebeveynlerin Özellikleri

  • Genellikle az çocukludurlar veya geç ebeveyn olmuşlardır,
  • Her açıdan mükemmeliyetçi bir yapıya sahiplerdir,
  • Çocuklarının görev ve sorunlarını kendileri üstlenerek ‘’senin değil, bizim’’ şeklinde konuşurlar,
  • Çocuklarının hastalıklarını kendileri üstlenerek ‘’karnımız ağrıyor’’ şeklinde konuşurlar,
  • Kendilerinin isteyip de yapamadığı şeyleri çocuklarına görev olarak yüklemeye çalışırlar,
  • Fazla kontrolcü davranarak sorunsuz bir hayat oluşturmaya meyillidirler,
  • Her ortamda çocuklarından abartarak bahsetmeyi severler,
  • Çocukları yerine kararlar vererek bunun çocuklar için en iyisi olduğunu savunurlar,
  • Çocuklarına rahatsız edici ve çocuğun gelişimini etkileyecek kadar düşkünlerdir (ve ne yazık ki bunun ne kadar zararlı olduğunu göremezler),
  • Çocuklarının istek ve ihtiyaçlarının çocuk tarafından beyan edilmesini beklemeksizin kendilerine göre harekete geçerler.

Helikopter Ebeveynlerin Çocuklarının Özellikleri

  • Anne ve babadan ayrışarak birey olmakta zorlanırlar,
  • Depresyon hali ve kaygı bozukluğu (anksiyete) yaşarlar,
  • Düşük sosyal beceri yetenekleri vardır,
  • Herhangi bir sorunla karşılaşınca fazla yoğun bir kaygı yaşarlar,
  • Fizyolojik bir sebep olmasa dahi karın ağrısı, baş ağrısı, mide bulantısı gibi semptomlar yaşarlar,
  • Öz saygı ve özgüven sorunları yaşarlar,
  • Hayatları boyunca risk almaktan kaçınırlar,
  • Sorumluluk alma konusunda çekimser ve kaçıngan davranırlar,
  • İnsanın temel psikolojik gereksinimlerinden olan güvenme ve güvenli bağlanma konularında eksiklik yaşarlar,
  • Yetişkinlik dönemlerinde dahi hayata karşı doyumsuzluk, yetersizlik hissi ve tatmin olamama hissi yaşarlar,
  • Anı yaşamakta ve hayatın akışını yakalamakta zorluk çekerler.

Kar Küreyici Ebeveynlik (Snowplough Parenting)

Avustralyalı ünlü çocuk psikoloğu Dr. Michael Carr-Gregg’e  göre ergenler arasında –ne yazık ki- grip kadar yaygın olan ruhsal ve zihinsel hastalıkların sebebinin en büyük sebeplerinden biri olan ebeveyn tutumudur. Gregg, bu tutumun genellikle çocuklarına fazla vakit ayıramadığı için vicdan azabı çeken veya kendini bu konuda suçlu hissetmelerinden kaynaklanır.

Helikopter ebeveynliğin çok daha ilerlemiş hali olarak da bilinir çünkü helikopter ebeveynler çocukları takip ederek takip altında tutmaya çalışırken, kar küreyici ebeveynler bunlara ek olarak çocuğa belli bir yol çizmeye çalışarak o yoldaki engelleri teker teker yok etmeyi amaçlayan eylemler sergiler.

Çocuğun hayatı boyunca çıkan sorunları yok ederek çocuğunun yolunu temizlemeye, açmaya çalışan bir ebeveyn tutumu olan kar küreyici ebeveynlik, X kuşağı ebeveynliği diye de anılıyor çünkü son zamanlarda genellikle iki ebeveyn de çalışması, kendi hayatlarında karşılaştıkları engeller yüzünden sahip oldukları keşkeleri çocuklarının da yaşamaması için fazla ilgi alaka halidir.

Ebeveynlerin görevlerinden biri de bu değil mi diyebilirsiniz ancak kulağa masum gelse de, çocuğun önüne çıkan engelleri yok etmek aslında çocuğun gelişimsel sürecini kötü yönde etkiler çünkü çocuklar hayatın akışına uyum sağlayabilmek için sorun çözme becerilerinin gelişmesi gerekir. Sorun çözme becerileri ise ancak önüne çıkan sorunlarla kendisi savaşan çocuklarda gelişir.

Kar küreyici ebeveynler, çocuğun önüne çıkan sorunu kendi sorunu kabul eder ve çocuğu uzak tutmaya çalışır. Tıpkı karlı bir havada yolu açan bir kar küreme makinesi gibi sorunları yok eder ve kendi istediği şekilde yol açarak çocuğun yalnızca ebeveynleri tarafından açılan yolda ilerlemesini isterler.

Kar Küreyici Ebeveynlerin Özellikleri

  • Çocuklarının kişisel sınırlarını kabul etmezler,
  • Çocuklarına yetersiz ebeveyn olma anskiyetesi yaşarlar,
  • Çocuklarının sorumluluklarını kendi sorumlulukları haline getirirler,
  • Odak noktası her zaman çocuktur,
  • Çocuklarına karşı aşırı korumacı davranarak onları pembe bir dünyaya inandırmaya ve o pembe dünyada yaşatmaya çalışırlar,

Kar Küreyici Ebeveynlerin Çocuklarının Özellikleri

  • Çok baskı altında hissedebilir ve buna bağlı olarak içine kapanık bireyler olabilirler,
  • Ebeveynleri olmadan karar vermekten çekinirler,
  • Sorumluluk alma konusunda çekingen ve kaçıngan tutumlar sergilerler,

Bağlı/ Bağlanmış Ebeveynlik (Attachement Parenting)

Yaklaşık 17 yıl öncesinde iki eğitimci ve anne olan Barbara Nicholson ve Lysa Parker tarafından kavramsallaştırılmıştır. Hala bağlanmanın sağlıklı boyutunu savunmuş ve bunu kanıtlayıp ebeveynlere doğru, güvenli bağlanmanın önemini anlatan ve nasıl güven bağı oluşturacakları konusunda eğitimler vermektedirler.

Elbette ebeveynler ile çocuk arasında eşi benzeri olmayan bir bağ vardır ancak bu bağın belli bir dönemden sonra fiziki bir bağ olmaktan çıkması, çocuğun dünyayı kendi başına tanıması, dünyayla yalnızca kendisinin karşı karşıya olması gerekir. Bizim konumuz da ise bu bağın tabiri caizse bir zincir haline gelmiş halidir. Bu tutuma sahip ebeveynler göre çocuk doğarak büyük bir travma yaşamıştır ve bunun için yalnız kalmaları veya ebeveynlerinden uzakta kalmaları bu travmanın yarattığı yaraları daha da derinleştirir, bu yüzden de bir an bile ayrılmamaya çalışırlar.

Bağlı Ebeveynlerin Özellikleri

  • Genellikle sevgilerini gösterememekten korktukları için fiziki göstergelere önem verirler,
  • Hiçbir anı ayrı geçirmek istemezler ama bunun genellikle çocuğun isteği olduğunu savunurlar,
  • Çocuklarından ayrılmakta zorlanırlar (yatakları ayırmamak, yaşı büyüse dahi giydirme ve yıkama gibi kişisel bakım aktivitelerini kendileri yapmayı sürdürmek),
  • Hayatlarının odak noktasında yalnızca çocuk vardır,
  • Çocuklarının büyüdüklerini kabullenmeyi ret ederler,

Bağlı Ebeveynlerin Çocuklarının Özellikleri

  • Kendilerini yetersiz hissederler,
  • Tek başlarına oldukları durum ve ortamlarda tehdit altında hissedebilirler,
  • Motor ve duygusal gelişimlerini yaşıtları kadar iyi tamamlayamazlar,
  • Büyümeyi kabullenmeyebilirler,

Kaplan Annelik/ Ebeveynlik (Tiger Mothering/ Parenting)

Yale Üniversitesi Hukuk Fakültesinde profesör olan Amy Chua’nın 2011 Kaplan Annesi Savaş İlahisi kitabında kavramsallaşmış bir ebeveyn tutumu olan kaplan ebeveynlik, çocuklarının özellikle akademik başarılarına önem ve ağırlık veren ebeveynler için kullanılır.

Kaplan ebeveynler, geleneksel ebeveynlere göre çok daha sert ve talepkarlardır çünkü büyüdükleri coğrafyanın kültürel değerlerine bağlılıkları ağır basar. Genellikle akademik başarının bir seviye yarattığına inanılan, akademik başarıyı önde tutan Çin ve diğer Asya ülkelerinde sık görünen bir tutumdur. Ailenin geleceğinin kurtarılması, geçiminin sağlanması gibi birçok sebepten dolayı çocukların üzerinde akademik bir baskı kurarlar.

Ünlü psikolog Souzan Swift ise “Başarı, kaplan ebeveynlik tarzındaki ilk ve en önemli hedeftir ve çocuklar genellikle cezalandırılma ve kabul edilme korkusuyla ebeveynlerinin taleplerini yerine getirir” şeklinde tanımlar.

Kaplan Anne/ Ebeveynlerin Özellikleri

  • Akademik başarıyı her şeyden önde tutarlar,
  • Her şeyin kontrolünü kendi ellerinde tutarlar,
  • Gelecek odaklı oldukları için çocuğun yaşını ve isteklerini gözetmeksizin disiplin içerisinde yetiştirirler.

Kaplan Anne/ Ebeveynlerin Çocuklarının Özellikleri

  • Başarısızlık anksiyetesi yaşarlar,
  • Başarısız olma sonucunda büyük bir ruhsal çöküş yaşayabilirler,
  • Kendilerini tanımakta zorlanırlar,
  • Boş zamanlarda ne yapacaklarını bilemez ve boş durmak veya eğlenmek çocuğa suçluluk hissettirebilir,
  • Mükemmeliyetçidirler,
  • Akademik hedefler haricinde hedef koymakta zorlanırlar ve akademi odaklı hayatları vardır.

Dışarıya Bağlı Ebeveynlik (Outsourced Parenting)

Bahsettiğimiz diğer ebeveynlik tutumlarının aksine ebeveynler çocukları ile birinci elden ilgilenmek yerine araya başkalarını koyarlar. Uzmanlar tarafından genellikle eski dönemlerden kalma dadı kültürünün bir etkisi olarak da değerlendirilen bu tutumda ebeveynler, çocuklarının ihtiyaçlarının giderilmesi için genellikle başkalarını işe alırlar ve çocuklarıyla pek de iletişim halinde değillerdir. Ülkemizde çok rastlanılan bir tutum olmasa dahi çocuklar için oldukça toksik bir aile ortamı sunar.

Dışarıya Bağlı Ebeveynlerin Özellikleri

  • Çocuklarına ‘’en iyileri’’ ile bakım sağlamaya çalışırlar,
  • Onlara göre ebeveynin tek görevi çocuğa bir yuva ve diğer temel ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir ortam sunmaktır.

Dışarıya Bağlı Ebeveynlerin Çocuklarının Özellikleri

  • Ebeveynleri ve diğer insanlarla güvenli bağ kurmakta zorlanırlar,
  • Ebeveynlere karşı bir özlem içerisindedirler ve bu boşluk hissini başkaları ile kapatma eğilimindedirler.

Çocuğunuzun bir birey olduğunu görmek, kabul etmek ve bunu çocuğunuza da hissettirmek, kendi ayaklarının üstünde durabilmesi için uygun ortamı sağlamak, sorumluluk almayı öğretmek, her zaman başarılı olamayacağını, hayatın kontrolünün ebeveynlerde olmadığını, bazen sizin de yanlış yapabileceğinizi ve bunun gayet doğal olduğunu öğretmeniz çocuğunuza öğretebileceğiniz en güzel şeylerden biri olacaktır.

Hayatta başarılı olmayı, çocuğunuzun başarılı olduğunu görmeyi istemeniz çok doğaldır ama unutmamalısınız ki hayattaki gerçek başarı, hayatın akışına uyum sağlayabilmek, ani gelişen durumlar karşısında dahi hızlı bir şekilde toparlanarak kendine yeni yollar çizebilmeye cesaret edebilmek ve sorumluluk almaktan kaçmamaktır. Ve bu becerilerin hepsinin temeli çocuğun ilk sosyal ortamı olan ailede, ebeveynler tarafından atılır bu yüzden de çocuğun hayat başarıları ebeveyn tutumu ile doğru orantılı olarak değişecektir.

Peki bunu nasıl yapabilirsiniz sorusunun cevabına gelecek olursak daha önce de belirttiğim gibi çocuğunuzun da bir birey olduğunu unutmamakla başlayabilirsiniz. Her birey gibi çocuğunuzun da kendine has özellikleri, tutkuları, ilgi alanları ve sevmedikleri şeyler vardır. Bir şey için çocuğunuzu zorlamak –siz her ne kadar onun iyiliği için deseniz de- iyi etkiler doğurmayacak hatta çoğu zaman ters etki yaparak çocuğunuzla aranızdaki bağı kötü etkileyecek ve sizden uzaklaşmasına sebep olacaktır. Zedelenen bağları yeniden kurmak ne yazık ki sanıldığından çok daha zordur ve bazı durumlarda kalıcı hasarlara sebep olarak çocuğunuzun kişilik yapısını tamamen değiştirebilen bir etmendir.

Unutulmamalıdır ki çocuklar ebeveynlerin istekleri üzerine yoğrulup şekil alması gereken bir oyun hamuru değildir. Çocukları yönlendirmek elbette ki siz ebeveynlerin görevidir ancak çocuğun kendi çizdiği, çizmeye çalıştığı yola yönlendirmeniz gerekir aksi takdirde çocuğunuzdan ikinci bir siz yapma çabalarınız sonucunda var olan bir insanı ve ona ait olan her şeyi yok saymış olursunuz ancak eninde sonunda bastırılan bütün yönler patlayarak hiç de düşünmediğiniz sorunlara yol açar. Yapmanız gereken şey ise çocuğunuzun kendini tanıma ve keşfetme çabasının eşsiz yolculuğunda ona yol arkadaşlığı etmenizdir.

Çocuğunuza yalnız olmanın, kendiyle baş başa kalmanın bir ceza olmadığını aksine bunun insanlar için oldukça önemli bir davranış olduğunu öğretmeniz gerekir. Kendini soyutlayan bir davranıştan çok daha fazlası olan yalnız kalabilmek bir yetenekmiş gibi dursa da aslında çok normal bir süreçtir ve yukarıda bahsettiğim toksik ebeveyn tutumlarında da gördüğünüz gibi çocuklarının yalnız kalmasını engellemek çocuğun ileride de birine bağlı olma meyilli olmasına sebep olan güvensiz bağlanma geliştirmesine sebep olur. Yalnız kalmak da, boş oturup can sıkıntısı yaşamak da oldukça doğaldır ve engellenmemelidir.

Yeniden belirtmek isterim ki çocuğunuzla aranızdaki bağın bir eşi benzeri daha yoktur ve olmayacaktır, bu yüzden de gerekli durumlarda uzmanlara danışmak ve yardım almak sizi kötü bir ebeveyn değil aksine çok daha iyi bir ebeveyn olma yolunda kararlı bir ebeveyn yapar.

Editör: Nur Bersun Aynur – 06.11.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    1. Çocuk sahibi olmada yaşanılan en büyük sorunun “Kontrolsüz Üreme” olduğunu düşünüyorum. Her ebeveyn çocuk konusunda bilinçli düşünerek hareket etmelidir. Belirli bir yaştan sonra da doğum olma-malıdır. Hem gelecek hem de sağlık açısından ileriki yaşam düşünülmelidir. Her şeyden önce çocuk yapmak bir “tercih” meselesidir. Bu gözardı edilemez.

    2. Dunyaya bir çocuk getirmeden önce çiftler yani ebeveyn adayları oturup konuşmalı diye düşünüyorum. Yalnızca bir bebek olarak bakmamalıyız olaya sonuçta bir insan yetiştirmek kolay şey değil. Bunun eğitimleri alınmalı, kişiler kendilerini hazır hissetmeli. Mutsuz ebeveynler maalesef mutsuz cocuklar yetiştiriyor. Bu döngü de böyle sürüp gidiyor.

    Twitter Sevenler Buraya! Bu Haftanın Gündemini En İyi Şekilde Yansıtan 10 Viral Tweet

    Hayatınızı Büyük Ölçüde Değiştirebilecek 11 Güçlü Şifa Mantrası