Çağdaşları Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt ve Akif İnan’la aynı ekolün içerisinde bulunmakla birlikte, onun şiirlerinde hüzün havası daha belirgin olan ve bir yalnız adam olan Alâeddin Özdenören’e değinmek isterim bugün. Yedi Güzel Adam’dan biri olan ve ikiz kardeşi hikayeci Rasim Özdenören’le aynı yıllarda edebiyata katkıda bulunmaya başlamış ve eserler vermiştir.
Alâeddin Özdenören 30 Mayıs 1940 yılında Maraş’ta dünyaya gelmiştir. ilk ve orta öğrenimini Maraş, Tunceli, Malatya ve İstanbul’da tamamlamıştır.
Alâeddin Özdenören’in şiirlerinde doğup büyüdüğü Maraş’ın yöresel kültür renklerinin yanı sıra babasının hep muhafaza ettiği İstanbullu duruşu ve dil zevkinin etkisi görülür.
Özdenören’in klasik şiirin duyarlılıklarına açık olan bu şiirleri Fuzuli, Şeyh galip, Ahmed Haşim ve Sezai Karakoç çizgisinin devamı gibidir. Özdenören, lirizmi ustalıkla, bir iç ahenkle yansıttığı şiirleriyle; bu şiirlerinden özellikle oğlu Kerem’i bir trafik kazasında yitirmesinden sonraki örnekleriyle öne çıkmaktadır.
Alâeddin bir Leyla’sını oğlu Kerem’de yaşamaya çalıştı, ama Allah Kerem’i katına, biz kulların hesabınca erken aldı. Böylece Alâeddin yırtıcı bir evlat acısı yaşadı. Acı ve yalnızlık, bu iki onmaz, yırtıcı ve yaralayıcı duygunun sığınak yeri insan kalbidir. Allah’ın mekan tutabildiği tek geniş, en geniş yer. Oğlunu kaybettikten sonra bir şiir yazmıştır, Özdenören onun için bir babanın oğluna yazabileceği en dokunaklı şiir olabilir. Her okuyuşumuzda gerçekten gözyaşlarına hakim olamıyor insan. Acıklı da olsa bu şiirini paylaşmak istiyorum sizlerle.
“Senin çantanın oğlum
Bir gözünde gülücükler vardı
Ağlayan çocukların yanaklarına yapıştırırdın
Bir gözünde defterin vardı
Ki her yaprağında
Yıldız gibi çırpınırdı minik kalbin
Bir gözünde üzüntülerin vardı
Saklardın
Bir gözünde kuşlar yuva yapmıştı
Kulpundansa keremcik
Kedercikler sızardı
Çantan ne ağır çantaydı.”
Gerçekten bu kadar acılı bir babanın bu denli değerli sözlerle bu denli yürek yakıcı bir şiir yazması biz okuyuculara da aynı acıyı hissettirmiştir.
Özdenören’in hayatını yazmaya karar verirken böyle bir acıyla karşılaşacağımı bilmiyordum, insanlar ne acılı yollardan geçiyormuş bir kez daha şahit olduk hep birlikte.
İnsanın kendisi ile baş başa kalmasının şiiridir diyebiliriz Özdenören’in şiirleri için zaten lirik şiirin en önemli varoluş alanı da burasıdır. İnsan kendi içine dönüp baktığında ne görürse biz de onu görürüz.
Alâeddin Özdenören’i en iyi merhum Ramazan Dikmen’in şu mısraları anlatır.
“Yine dalgın
Yine baştan ayağa ızdırap
Yine delikanlı
Yine rind
Yine delikanlı bir şair olarak
Alâeddin ağabey”
Özdenören’in şiirleri, her mısrası kendi içinde açık ve anlaşılır bir imgeyi dile getiriyor görünmesine rağmen şiirin bütününe bakıldığında kapalı bir kutu olarak çıkar karşımıza. Şiirlerinin hepsine sirayet etmiş hüzün yönü başat özelliklerden biridir. Yıkık ve kırık bir kalbin çığlığını, sızlanışını, acısını, isyanını, yakarışını neredeyse her bir şiir tekinde gözlemleyebiliyoruz. Neşe edasına hiç rastlanmıyor, şiirler tümüyle bir hüzün iniltisi gibi yükseliyor.
“Unutma sen gene de
Kalbimin barınağındasın
Orada kırmızı güller arasında
Beyaz bir gül vardır
İşte sen o’sun
Sen beni kollayan uçurumsun.”
Özdenören, saklı bir değer bugün tanıdığımız pek çok isme yol göstermiş, ilk adımlarına ışık olmuştur.
“Unutulmuşluklar isimli eseriyle biz okuyuculara da kendi hayatından izler taşıyan detaylarla yol gösteriyor.
Bize de geriye bu ders niteliğindeki tecrübeleri doğru okumak, doğru yorumlamak ve doğru bir şekilde hayatımıza uygulamak kalıyor. Özdenören, “Unutulmuşluklar” kitabının ilk sayfalarında yer alan bir paragraflık cümle ile hayata dair çok güzel ipucu veriyor bizlere.
“Hayatının hangi döneminde ve hangi sebeple olursa olsun bir onulmaz akıntıya kapılıp gidenlere, güçlerinin tükenmekte olduğu bir dönemeçte tutunup kurtulabilecek bir orta kaya gerekli.”
Özdenören’in, şiir üzerine gençlere tavsiyesi genelde kendilerini saklamaları yönünde olur.
“Şiirde kuşkusuz açık bir saydamlık olması gerekmiyor, ama kapalı şiir yazacağım diye insanın kendini zorlaması da yersiz.” der.
Özdenören, iyi şiirle kötü şiir arasındaki farkı da şöyle açıklar: “Sırıtmakla gülmek arasındaki fark gibi… Aralarında ne kadar bitimsiz mesafe var.”
Yaşadığı bu acıya rağmen biz okurlara çok değerli eserler bırakmıştır. Yaşadığı elem acı onun hayatına ve şiirlerine çok büyük etki etmiştir. Özdenören’in acısını yazarken kalemim titremedi desem yalan söylemiş olurum. Anlattıkça daha çok yaşadım, hissettim acısını ve iyi ki Yedi Güzel Adam’ı merak edip yazmışım dedim her cümlede.
Şiirlerinde ölüm, ayrılık, hüzün gibi konular hakim olan şairin emekli olduktan sonra yerleştiği Balıkesir’de 26 Haziran 2003 yılında dünyadan ve aramızdan ayrılmıştır.
“Gülüm gülüm
Bu kentin koynuna girdiğim günden beri
Cebimde ölümüm
Avuç avuç dağıtırım insanlara
Bir türlü tükenmez ölümüm
Gülüm gülüm
Benim ölümüm
Çocukların kulaklarına küpedir
Vitrin denizlerine zincirlenmiş çocukların”
Son olarak da Özdenören’in “Yağmur” şiirine yer vermek isterim, çok severek okurum bu şiirini sizlerin de arşivine eklenmesine vesile olurum belki.
“İçin için yağan bu yağmur
Kalbime sızıyor
Damlalar içinde hayat ve ölüm
Sensin; işte sensin sırılsıklam karşımda gördüğüm
Nerden çıkageldin, nerden
Yıldızların olduğu yerden
Durgun gözlerinin içinden
Akan bukutklar gördüğüm
Yağmur yağıyor ve ben
Yer altı nehirlerinden
Islana ıslana kalbinden
Sessizce geçiyorum”
Esen kalın…
Editör: Sümeyye Özmen – 26.09.2022
Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!
İnsan acilari ile bir bütündür
Hüzün insan duygularının en ağır olanıdır. Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin en güçlü duygu yine hüzündür. ????
Ahh.. İyi ki değinmişsiniz elinize sağlık.
Öncelikle son zamanlarda gördüğüm en ilgilenilmiş içeriklerden bir tanesini yazdığınız için teşekkür ederim. Elinize emeğinize sağlık. Çok duygulu bir içerik olmuş
Çok teşekkür ederim 🤗 çok mutlu oldum
Adını duymuştum ama hikayesini ilk defa denk geldim. Teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim 🤗
Çok duygulandım, güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık
Teşekkür ederim 🤗
O şiirlerin arkasında böyle bir hüzün olduğunu bilmiyordum. Şairlerin çoğu çok acılı yollardan geçiyor gibi nedendir bilinmez… Emeğinize sağlık.
Galiba onları şair yapan da içlerine sığmayıp taşan acıları 😔 teşekkür ederim
Evlat acısı çok zor, acılar insanı şair yapıyor.
Aynen öyle yaşananlar dolup taşınca bir kağıt bir kaleme ihtiyaç var