içinde

MuhteşemMuhteşem HavalıHavalı İnanılmazİnanılmaz

Bir Sistem Eleştirisi Film Önerisi | The Platform

Netflix filmi olan “The Platform”  orijinal dili İspanyolca olan “El Hoyo” olarak adlandırılan ve Galder Gaztelu-Urrutia tarafından yönetilen 2019 yılında Netflix’te yayınlanan “The Platform”, yoksulluk ve toplum hakkında çeşitli tüyler ürpertici mesajlar veren bir film olma özelliğini taşımaktadır.

Yönetmen Galder Gaztelu-Urrutia’nın The Platform’u, izleyicileri koltuklarından atmak için gerekli tüm malzemeleri bir araya getiriyor.

The Platform, yamyamlık, intihar, açlık, kan, bağırsak ve dışkı katmanlarıyla sınıf farklılıklarının altını çiziyor.

The Platform, incelikli anti-kapitalist mesajıyla sadece rahatsız edici olmakla kalmıyor, aynı zamanda çeşitli konularda toplumsal bir yorum da yapıyor. Hikaye, sınıf farklılıkları için bir metafor görevi gören dikey bir binada inşa edilmiş hücresel bir hapishanede geçiyor. Hücre arkadaşları, hücrenin alt seviyelerine ulaştığında kelimenin tam anlamıyla boşalan azalan yemek masasından sadece bir kez yemek yeme hakkı tanınır.

“The Platform” bir deliğin ve her seviyede yer alan mahkumların ve gönüllülerin hikayesidir. Her seviyedeki insanlar deliğin ne kadar ileri gittiğini bilmiyor ve yukarıdan yiyecek taşıyan bir levha aşağı iniyor. Her ay herkes gazlanır ve farklı bir seviyede uyanır, yani en tepedekiler döner.

En üsttekiler yer, alttakiler yemez. Çok basit bir mesaj taşır: “Eğer tepedekiler kendilerini dizginlerlerse, o zaman herkese yetecek kadar yiyecek olacaktır.” Durum böyle olmadığı için, insanların ilk üçte biri rahat yaşıyor ve diğer üçte ikisi açlıktan ölüyor ya da yamyamlığa başvuruyor. Tüm sistem, büyük ölçüde meçhul kalan, ancak tüm platformlardaki herkesi kontrol eden “Yönetim” tarafından yönetiliyor.

David Desola ve Pedro Rivero tarafından yazılan senaryo, sosyal koşullanma ve kör Darwinizm üzerine acımasız bir deneye odaklanmaktadır.

Geniş, dikey bir hapishanede, her kat iki hücre arkadaşının yaşadığı tek, küçük bir odadan oluşur. Bu odada, binanın tepesinden dibine kadar, merkezde, en kısa aralıklarla, günde bir kez inen bir yemek platformunun durduğu dev bir kare delik vardır. Hapishanenin yukarı inişi için yiyecek ve içecekle doldurulur, ancak alt katlara ulaşana kadar hiçbir şey kalmaz.

Bu gök yüksekliğindeki cehennem manzarasına, bir mahkum değil, akredite bir diploma karşılığında altı aylığına kobay olarak imza atan bir gönüllü olan Goreng geliyor. Senaryo yazarları Goreng aracılığıyla kapitalizmle sınırlı olmayan çeşitli temalar çizerek insan erdemlerinden ve topluma karşı yaklaşımımızdan bahsetmektedir.

The Platform’un tüm net diyalogları, kalbinizi acımasızca deler, sert ve vurucudur. Film, vizyona girdiğinden beri internette fırtına gibi esen birçok düşündürücü replikler içermektedir.

Yazarlar ve yapımcı, kendi geleceğimizde hangi değişikliği görmek istediğimize karar vermemize ve böylece film için kendi sonumuzu yazmamıza izin vermek için filmin sonunu belirsiz bırakmıştır.

Filmin sonu, hiyerarşiye ya da yiyecek gönderen yüce güce mesaj göndermek, onlara insanlar olarak daha vahşi olduğumuzu ve sosyal değişimi sağlamak için yönetimde bir değişikliğe veya reformlara ihtiyacımız olduğunu söylemekle ilgilidir.

The Platform’daki asıl mesaj, izleyicinin algılamak istediği her şey olabilmektedir. Bazıları için bu bir sınıf savaşı, bazıları için toplumda bir değişiklik olabilir, hatta bazı alaycılar bunu toplumun önceden tanımlanmış ve asla değiştirilemeyecek yapısı olarak bile algılayabilirler.

Film fragmanı 👇

İzlemeyenler için güzel bir tavsiye olduğunu düşünüyorum. Şimdiden izleyecek olanlara keyifli seyirler dilerim.

Sevgiyle kalın!

Editör: Fatih Düz – 25.09.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Uzman

vitalis tarafından yazıldı

23, intj, 5w6

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    1. Sınırlı mekan filmlerinin hele platfigibi 12 kızgın adam gibi olanları ozellikle ilgimi çekiyor çünkü yönetmen dar alanda harikalar yaratabiliyor. Sit komlara da bu yüzden daha çok gülüyorum. İnsan ruhunun karanlık dehlizlerini gözler önüne seren platform gerçekten pek çok insanı değeri ve değersizligi sorgulatan zihin açan bir film. Ne yazık ki bu gibi filmleri bir sinefil de OLMADIĞIM için pek bulup izleyemiyorum. Güzel bir yazı elinize sağlık

    Reklamların Ardındaki Gizem

    Duygu Dünyamızda Silinmez İzler Bırakan Şair: Erdem Bayazıt