içinde

MuhteşemMuhteşem HavalıHavalı

Dünyanın Bütün Sabahları Geri Dönüşsüzdür

Bu sabah uyandığınızda kendinizi nasıl hissettiniz? 

Erken ya da geç bir saatte alarm, matkap, çocuk, mama bekleyen kedinin/köpeğin, sokakta bağıran işçilerin sesiyle, sevgilinizin/eşinizin öpücüğü, annenizin terliği, kafanızdaki seslerin gürültüsü ya da gece boyunca terden tişörtünüzü sırılsıklam yapan bir kabusun olağanca şiddetiyle… Yani bir şekilde “uyandınız.” Aceleyle dişleri fırçalayarak, çocuklara kahvaltı hazırlayarak, geceden kalmalığı geçirecek yollar arayarak, bir kahve içmeye vakti olmayarak ya da bunların tam tersi hiçbir telaş olmaksızın gönül rahatlığıyla yeni bir güne daha başladınız… Güzel… Uyku için yarı ölüm derler. Siz uyandığınızda kendinizi genellikle nasıl hissedersiniz bilemem ama ben her sabah uyandığımda azraili bir kez daha başımdan savmış hissederim kendimi, en azından tek bir günlüğüne bile olsa. Hatta günün sonunda kendimi yorgunlukla tekrar yatağa atacağım ana kadar.. Elimde tek yön gidiş biletim varmış gibi. Ve yaşanacak yeni bir günle birlikte bekleyen maceralara atılmaya hazırımdır.

“Dünyanın bütün sabahları geri dönüşsüzdür.” 

Sözünü daha önce duymuş muydunuz? Pascal Quignard’ın 1991 yılında yayınlanan “Tous les matins du monde” isimli kitabından bir alıntıdır. Aynı zamanda kitabın adını Türkçe’ye çevirdiğimizde yine aynı sözle karşılarız: “Dünyanın bütün sabahları geri dönüşsüzdür.” Kitabı henüz okumadım, okumayı da düşünmüyorum. Ama yıllar önce Alain Corneau’nun yönettiği film uyarlamasını izlemiş ve beğenmiştim. İlk kez orada karşıma çıkmıştı bu söz ve beni derinden etkilemişti.

Hayatın günlük olağan keşmekeşi içinde bir o yana bir yana aile, iş, okul, çocuklar, toplum, insanlar, sorumluluklar, kira ve faturalar vs cenderesinde sürüklenirken pek aklımıza gelmez ölümlü olduğumuz. Oysa ki ertesi güne uyanacağımız her birimiz için meçhuldur. Buna rağmen durup bir düşünmeden “Ben nasıl bir hayat yaşıyorum? İstediğim hayatı mı yaşıyorum? Sahi ya, ben yaşıyor muyum?” diye, zaman akıp gider… Ve evet, tekrarı yoktur bu filmin.

Heraklitos’un dediği gibi:

“Aynı nehirde iki kez yıkanamazsın.”

Öyleyse bir durup soluklanmakta fayda var. Görünürde çok acilmiş illüzyonu yaratan hiçbir şey sanıldığı kadar önemli ve ertelenemez olmayabilir; kendimizle ve hayatla kuracağımız derin ilişki dışında. Çünkü kim ne derse desin soluduğumuz “sınırlı” nefes kimsenin değil; bize ait.

Bu yüzden bugün siz de kendiniz için bir güzellik yapın. Ve ilerleyen günlerde o yataktan kalkma “uyanma şansına” sahip oldukça bunu bir alışkanlık haline getirin. Unutmayın ki siz iyi olursanız herkes iyi olur. Siz kötü olursanız sizin nasıl olduğunuzu pek sallamadan dışarıdaki hayat kendi halinde akar gider. Hep olduğu gibi… Ölümlü olduğumuzu bilmek güzel ve zamanımız bu yüzden değerli.

David Bowie’nin çok sevdiğim bir şarkısının linkini aşağıya bırakıyorum:

“We can be heroes, just for one day”

David Bowie – Heroes

İyi dinlemeler 🎶

Editör: Sümeyye Özmen – 27.09.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Uzman

burcueken tarafından yazıldı

Makale YazarıYorumcuÜyelik Yılı

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Daha fazla yorum yükle

    Deney: Rastgele Gürültü Simülasyonu İnsanların Daha İyi Öğrenmesini Sağlıyor

    Uluslararası Altın Koza Film Festivali Başlıyor!