içinde

Okyanusun Derinliklerindeki Kayıp Şehir

Orta Atlantik Sırtı’nın batısındaki bir sualtı dağının zirvesine yakın, kasvetli bir kule manzarası geçtiğimiz haftalarda gözler önüne serildi. Kremsi karbonat duvarları ve sütunları, keşfe gönderilen uzaktan kumandalı bir aracın ışığında masmavi görüntülendi.

Yükseklikleri mantar mantarı büyüklüğündeki küçük yığınlardan 60 metre yüksekliğinden, büyük bir monolite kadar değişmektedir. Burası Kayıp Şehir, yeni bir Dünya’ya hoş geldiniz.

2000 yılında bilim insanları tarafından yüzeyin 700 metreden (2,300 fit) daha fazla altında keşfedilen Kayıp Şehir Hidrotermal Alanı, okyanusta bilinen en uzun ömürlü havalandırma ortamıdır. Şimdiye kadar burası gibi başka hiçbir yer bulunamadı. En az 120.000 yıl ve belki de daha uzun bir süredir, dünyanın bu bölgesindeki yükselen manto, deniz suyuyla reaksiyona girerek hidrojen, metan ve diğer çözünmüş gazları okyanusa üflüyordu. Sahanın havalandırma deliklerinin çatlak ve yarıklarında, hidrokarbonlar oksijen olmadan bile yeni mikrobiyal toplulukları beslemeye yetiyordu.

40 °C (104 °F) kadar sıcak gazlar püskürten bacalar, çok sayıda salyangoz ve kabuklu hayvana ev sahipliği yapıyor. Yengeç, karides, deniz kestanesi ve yılan balığı gibi daha büyük hayvanlar ise nadir görülüyor, lakin yine de bulunmaktalar. Çevrenin ilginç doğasına rağmen, yaşamla iç içe olduğu görülüyor ve bazı araştırmacılar, dikkatimize ve korumamıza değer olduğunu düşünüyorlar.

Bunun gibi başka hidrotermal alanlar muhtemelen dünya okyanuslarının başka yerlerinde olsa da, şimdiye kadar uzaktan kumandalı araçların bulabildiği tek yer burası olarak bilinmektedir.

Kayıp Şehir’in havalandırmaları tarafından üretilen hidrokarbonlar, atmosferik karbondioksit veya güneş ışığından değil, derin deniz tabanındaki kimyasal reaksiyonlardan oluşuyor. Hidrokarbonlar yaşamın yapı taşları olduğu için, bu, yaşamın tıpkı bunun gibi bir habitattan kaynaklandığı olasılığını ortaya çıkarmaktadır. Ve sadece kendi gezegenimiz için de değil. Mikrobiyolog William Brazelton’un da dediği gibi; “Belki de geçmişte Mars’tı”.

Monolitlerin en uzunu, 60 metreden daha fazla yüksekliğe sahiptir.

Bu arada kulenin hemen kuzeydoğusunda, kısa süreli aktivite patlamaları olan bir uçurum var. Washington Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, buradaki havalandırma deliklerini “kaldırılmış ellerin parmakları gibi dışa doğru uzanan hassas, çok uçlu karbonat oluşumları kümeleri” üretmek için sıvıyla “ağlayan” olarak tanımlamaktadırlar. 

Ne yazık ki, bu olağandışı arazinin çağırdığı sadece bilim insanları değil. 2018’de Polonya’nın Kayıp Şehir çevresindeki derin denizde maden çıkarma hakkını kazandığı açıklandı. Gerçek termal alanın kendisinde taranacak değerli kaynaklar olmasa da, şehrin çevresinin tahrip edilmesi istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Bilim insanları, madenciliğin tetiklediği herhangi bir tüy veya deşarjın olağanüstü habitatı kolayca yıkayabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. Bu nedenle bazı uzmanlar, doğa harikasını çok geç olmadan korumak için Kayıp Şehir’in Dünya Mirası listesine alınması çağrısında bulunuyor.

On binlerce yıldır Kayıp Şehir, yaşamın kalıcı gücünün bir kanıtı olarak ayakta duruyor.

“Onu mahvetmek, insanlığı yok etmekten farksız.”

Kaynak: ScienceAlert.

Editör: Ece Altaylıgil – 08.09.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Danışman

Ece Altaylıgil tarafından yazıldı

İngilizce öğretmeni, 3 kitap yazarı ve anne.

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Hangi Ünlü Erkekle Kankasın?

    Apple’ da İşe Dönüş İsyanı Çıktı | Çalışanlar İmza Kampanyası Başlattı