içinde

HavalıHavalı

Bilim İnsanları, Jeomühendislik Simülasyonları ile Dünya Soğutma Stratejilerini Değerlendiriyor

Cornell Üniversitesi tarafından yürütülen çalışmada bir grup uluslararası bilim insanı, sürekli ısınan gezegenimiz Dünya’nın serinliğini koruması için gelen güneş ışığını daha fazla yansıtarak stratosferin biraz ‘daha parlak’ hale getirilip getirilemeyeceğini ve nasıl yapılabileceğini titizlikle ve sistematik olarak araştırıp değerlendiriyor.

Güneş radyasyonu modifikasyonu veya bazen adlandırıldığı gibi güneş jeomühendisliği, stratosfere sülfat aerosolleri enjekte etmeyi içeren potansiyel bir iklim değişikliği azaltma stratejisidir, böylece daha fazla güneş ışığı Dünya atmosferinden seker. Sera gazı emisyonlarını azaltmak gibi diğer stratejilerle birlikte bu, gezegenin sıcaklığının çok yükselmesini önlemeye yardımcı olabilir.

Cornell’s College of Engineering’de kıdemli araştırmacı ve öğretim görevlisi ve Cornell Atkinson, Sürdürülebilirlik Merkezi’nde öğretim üyesi olan baş yazar Doug MacMartin, “İklim değişikliği konusunda agresif davransak bile, daha da kötüleşecek” dedi. “Önümüzdeki yıllar içerisinde, diğer iklim değişikliği azaltma stratejilerini güneş ışığını yansıtma yöntemleriyle, tamamlayıp tamamlamama konusunda zor kararlarla karşı karşıyayız.”

Asit yağmurları da tetikliyor.

İklimi bilinen bir kirleticinin yardımıyla soğutmak, iklim değişikliğinin etkilerinin bir kısmını azaltabilirken, yağış değişimlerinden asit yağmurlarına kadar başka etkileri de olacak ve belirsizliğini koruyan olumsuzluklara da yol açacaktır.

Dünyanın atmosferini çevreleyen kararların nasıl alacağına ilişkin önemli zorluklar da bu süreçte olacaktır. Yapılacak olan önlemlerin daha sistematik bir şekilde değerlendirmesi, bir dizi farklı seçenekle ilişkili etkileri karşılaştırarak bu kararların alınması gerekmektedir. O nedenle bilim insanları bu durumun üzerine düşerek en doğru kararı belirlemeye çalışıyorlar.

MacMartin, “Bu stratejiyi daha önce duymamış birinin ilk tepkisi ‘Vay canına, ciddi olamazsın. Kulağa korkunç geliyor’ olmalıdır.” dedi. “Ve olabilir, ama iklim değişikliği de iyi değil. Kolay çözümler noktasını geçmiş olabiliriz. Geleceğin karar vericilerine mümkün olan en iyi bilgiyi sağlayabilmek istiyorsak, risklerini karşılaştırmamız gerekiyor. Asıl sorun, bu teknolojiyi kullanmadan önce tüm riskleri ile kullanabilmek.”

Yayımlanan makalede, bilim insanları farklı seçenekleri araştıran birkaç senaryo listeliyor ve yeni iklim modeli simülasyon sonuçlarını sunuyor. Bu senaryolar, işleyişin ve dağıtımın 2035’te başlayabileceğini varsayıyor ve bu seçimin etkileri, on yıl sonraki bir başlangıç tarihiyle karşılaştırılarak değerlendiriliyor. Diğer senaryolar, ani sonlandırma veya geçici kesintiler gibi riskleri araştırır.

MacMartin, bu çerçevenin, her zaman kasıtlı olarak gelecekteki politikayı bilgilendirmek için tasarlanmayan ve tipik olarak yalnızca tek bir gelecekteki yolu simüle eden daha önce yürütülen simülasyonlara göre ileriye doğru önemli bir adımı temsil ettiğini söyledi.

Cornell Atkinson ve Ulusal Bilim Vakfı da aynı zamanda bu araştırmayı destekleyerek bilim insanlarının daima yanında olduklarını belirtiyorlar.

Şimdi asıl sorun da şu, dünya gerçekten buna hazır mı? Dünya’nın bütün bu oluşabilecek etki ve kararlara yetebilecek gücü var mı?

Editör: Astropower – 24.08.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Danışman

Ece Altaylıgil tarafından yazıldı

İngilizce öğretmeni, 3 kitap yazarı ve anne.

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Ölümsüz Barış Gelini: Pippa Bacca

    Sakarya Meydan Muharebesi Mi, Yoksa Atatürk’ün Dediği Gibi “Sakarya Melhame-i Kübrası (Kan Gölü)” Mı?