içinde

MuhteşemMuhteşem

Hayal ve Değişim

Çocukken büyük hayaller kurmayı öğrenirsin. Bu hayalleri dünyayı değiştirmek için kullanmayı denersin. Çünkü büyük hayallerimiz büyük sorumluluk getirdiğini aklın unutur. Zaman hızlı akan su misali çocukluğunu ve hayallerini değiştirir. Ve senin çocukluğun bitmiştir. Okulda bir yazarın spesifik cümlelerle kurulu aforizması karşına çıkar. Yazar şöyle der bizlere;

“On altı yaşıma geldiğimde dünyayı değiştirmek istedim. Yirmi iki yaşıma geldiğimde insanlığı değiştirmek istedim. Fakat zaman beni kırkıma dayandırdı. Şunu fark ettim ki ilk önce kendimi değiştirmekle başlamalıyım.” cümleleriyle biter.

O an hayat bana acı verici tatların birisini öğretmiştim. O gün hayallerimi sembolik özelliğini anlamıştım. Hayatım boyunca sahte yüzlerin karşıma çıkacağını farkına varmıştım. Çünkü plastik yüzlerin dilinde plastik mermiler vardı. Ve bu insanlığı değiştirmemi zorlaştırmıştı. Bu sayfalardan dökülen kelimelerden kendince hatalarını anlamayı tercih ettin.

Fakat tercihler, seçenek ve seçim dünyasından bize bahşedilen distopik dünyanın mahsülü oluyordu. O gün rastgele karıştığım felsefik kitabın sayfası aklımı farklı dünyanın kapısını aralamak için düşleri aşılamıştı. Yanıma sınıftan arkadaşım gelmişti. Sınıfın en sakin ve akıllı olan Mane idi. Mane, siyah tenli ve ela gözlü birisiydi. Yapı olarak iri ve orta boyluydu. Kitaplara aşık olduğu kadar müzik kulağı olan birisiydi. Çünkü sınıfta en farklı ruh haline sahip insanlardan birisi idi. Ben ise sınıfta derslere düşkün öğrenci olarak bilinirdi. Mane yanıma yaklaştı ve şunu dedi;

– “Sen kendini bu kadar derslere yönlendirirsen . Kendinde olan yetenekleri görmekte zorlanırsın. Şu anda okuduğun sayfanın anlamına farkına varmak için zihnini değiştirmek gerekir.” dedi ve raflardaki kitapları karıştırmaya başladı. Raflara dikkat kesilip onu izlemeye başladım. Bilim kurgu, fantastik ve kişisel gelişim kitaplarını bakınıyordu. Zekice hamleler yapmayı seven insandı.

O izlerken aklıma bir şey geldi. Acaba bu kadar zeki insanın satranç gibi oyunda ne yapacağını düşündüm. Matematik öğretmenimiz Thomas’ın dersinde ne kadar olduğunu bize övdüğünü duymuştum. Çünkü böyle insanın zekasına karşı benim IQ seviyem bile az kalır. Aklıma bir teklif yapmak geldi. Zaten kütüphanede satranç çantası vardı. Sessizliğin içinden eğlence yaratmakta üstüme yoktu. Derslerin stresini satrancın aklıyla atabilirdik. Bazen insanlığın deliliğe övgüsünü anlamaya çalışmak için aklın labirentlerinde dolaşmak en iyisiydi.

Mane eline raftan kitap almış ve masanın yanına gelip sandalyeyi geri çekip oturdu. Oturduktan sonra yanına gitmeden önce kütüphane sorumlusu April’den satranç takımını istemeye gittim. O da masanın başında dosyalarını ve bilgisayarda kayıtlı kitapları inceliyordu.

Bayan April bu kütüphaneye yıllarını vermiş bir insandı. Orta yaşlarda kıvırcık saçlı ve mavi gözlü bayandı. Giyimine dikkat eden bayandı. İşine titizlikle yapardı. Hızlı problemleri çözerdi. İnsan sarrafı olmuştur. Başka insanların davranışları iyi gözlemlerdi. Her neyse yanına gidip satranç takımını istemeye gittim. Onunla konuşurken dikkatli olurdum. İnsanın bilgisiyle bile onun karşısında suspus olurdu.

– “İyi günler April hanım. Ben sizden satranç takımını istemeye geldim.” dedim ve duraksadım o anda. April hanım benim hal hareketlerimi anlarcasına bana cevap verdi.

– “Evet Ras bey. Senin davranışlarını iyi gözlemlediğim için benden ne isteyeceğini biliyordum. Senin amacın Mane ile satranç oynayıp onun zekasıyla ölçüşmektir. Kendini geliştirmek için kütüphaneyi yol seçtin. Mane ile satranç oynarken kendini biraz sorgula.” dediğinde zihnim tuzla buz oldu. Bilinçaltım benimle savaşa girip kaybetmemi izlemiş gibi davrandı. O anda satranç oynamadan bu kadının aklımla oynar gibi konuşması ruhumu etkilemişti. Çünkü zihnim bozguna uğramıştı. Elimdeki kitabı unutmuştum. Adı neydi Hasat ya da İsa’ya Göre İncil’di. O anda elimdeki kitaba baktım. Elime baktığımda kitabım İsa’ya Göre İncil kitabıydı. Bu kütüphanede aldığımda aldığım dokuzuncu kitaptı.

Jose Saramago’nun kitaplarının beni etkileyen bir özelliği vardı. Dünya çapında sansasyonel etki yaratmasıydı. Bu yazarın birçok kitabının böylesine etki yaratmasının en büyük sebebi insanların belli kalıplarının farklı dünyalar yaratmasıdır. Ne kadar Nobel Ödülü alsa da ülkesinden sürgün yemesidir. Elimdeki kitapla Mane’nin yanına giderken gözüm dışarıdaki heykele takıldı. Bu heykel özelliği meleğin bir kılıçla dünyayı öldürmesiydi. Bu heykel kütüphanenin bahçesinde bulunan nadide eserdi. Evet o kadar iyi heykeller vardı ama bu heykel başka ruh haline büründürüyordu insanı. Aklımda o sözler vardı ama ruh halim karmakarışıktı. Masaların ortasından ilerleyerek Mane’nin yanına vardım. İlk önce izin istedim Mane’den.

-“Merhaba Mane. Masana oturabilir miyim?”

-“Oturabilirsin Ras.”                                                                                                                  

-“Gel seninle satranç oynayalım.”

-“Tamam. Seninle satranç oynayalım. “

-“Tamam.”

-“Teşekkür ederim. Senin gibi iyi bir insanla satranç oynamak çok saracaktır.”

-“Rica ederim. Güzel bir insanla satranç oynamak iyi gelecekti.”

Ras satranç çantasından bütün taşları masaya yavaş yavaş döktü. Mane’de satranç taşlarını eliyle toplayıp satranç tahtasına dizmeye başladı. Bende ona yardım etmeye başladım. O beyaz taşları dizerken bende siyah taşları dizdi. İkimizde taşları dizdikten sonra taş seçimine geldik. Ben siyahları alırken Mane ise beyazları aldı. O beyaz taşları seçtiği için ilk hamle ona aitti.

Mane ilk hamlesini klasik stilde olan piyonu iki adım ileri sürdü. Bende aynı şekilde o hamleyi yaptım. Hamleler o kadar hızlı ilerleme başlıyordu ki ikimizde oyunun ritmine uymuştuk. Zihnimiz konsantre halde kralların savaşını oynuyordu. Her ne kadar taşları korumalı oynasak da başka hamlede en iyi taşlarımızı kaybediyorduk. Zaman ilerledikçe taşlar eksildikçe oyunun zorluk seviyesinde artıyordu. Sanki satranç tahtasından çok aklımızın labirentlerinde bu savaşı veriyorduk. Artık hamlelerde yeni düşünceler yaratıyorduk.

Maalesef son iki hamlede Mane’nin iki önemli taşını aldığımda mutlu olmuştum. Fakat yanılmıştım aklımca. O yavaş yavaş piyonunu benim alanıma sokmaya yaklaşmıştı. Tabi ki onu kale ile koruyarak yapmıştı. Piyonu artık vezir olmaya yakındı. Veziri yemek için plan yapmaya kalksam bile önüme engel olmuştu kale. Zaman ilerledikçe kum saati tersine döndürmek zordu. Onun son iki hamleyle şahımı sıkıştırmaya başlamıştı. Elimde taş at olsa bile onu kullanmayı becerememiştim. Şahıma son bir hamle yapıp mat olmaya bekledim. Mane’nin zekasının durmak bilmeyen bilince sahipti. Mane durdu ve bana bakıp şöyle cümleleri kurdu.

– “Sana okuduğun sayfadan hala bir şey öğrenemediysen satrançta öğretiyordum. Ve de şunu öğrenmeye başladın. Her hamlede kendini değiştirmeye başladın ama kalıplarını asla. Maalesef en iyi taşını kullanamadın. Bu da hayatın boyunca hatalardan ders almayı öğrenmediğini gösterir. Kalbin saf olduğu kadar unutkanlık yapmış sende. Bu maçta mat olursun ya da olmazsın ama aklın seni şah mat etmiştir bile. Hayallerini iyi kullan ve de değiştir kendini.” diyip sustu ve o anda duraksama bitti.

Benim zihnim ikinci kez afallamıştı. İçimden şu cümleler dile gelerek söylenmeye başladı. Biraz öfkeli ruh haliyle söyleniyordu. Göz bebeklerim iyice büyümüştü. Hamle yaparken ellerim terlemeye başlıyor. Yüzüme öfkenin getirdiği terler sahip oluyordu. Beynimin sol tarafında dayanılmaz acılar hisseder gibi oluyordum.

– “Evet ve de doğru konuştun. Hatalar hayatın en berbat günahın başlangıç noktasıdır. Kendimizi değiştirmemek ise aptallık aforizmasıdır. Her oyun bize yeni umut aşılasa bile kaybederek kendimizi değiştirmek zorundayız. Hayaller bile kendini değiştiren akla sahiptir. Keşke bile zamana göre sana hak vermez ama yaptığın hataya hak verir.” cümlelerim bitmişti. O anda yanlış hamleyle mat olmuştum. Artık oyun bitmişti. Bugünkü kütüphanede Mane’nin sayesinde baya dersler öğrenmiştim.

Editör: Fatih Düz – 05.07.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Güne Astrolojik Bakış | 05.07.2022

    Psikolojimin Bozuk Olduğunu Nasıl Anlarım? Sinyalleri Farkedebilirsin