içinde

MuhteşemMuhteşem

Çözümsüz Problem Yoktur

Dünyaya geldiğimiz andan itibaren öğrenmeye başlarız. İlk başta içgüdülerimiz ile beslenmeyi öğreniriz. Zaman geçtikçe kendimizi ifade etmek için gülmeyi ve ağlamayı. Emeklemek ve yürümek gelir arkasından. Yıllar ilerledikçe yaşamımız boyunca kullanacağımız yetenekleri sırasıyla ediniriz.

Öğrenmenin en kolay yöntemi gördüklerimizi taklit etmektir. Gördüğümüz davranışları hafızamıza alır ve aynı durumlarla karşılaşınca uygulamak için saklarız. Bu esnada karşıladığımız olayların duygusal izlerini saklamak da ruhumuza düşmektedir. Gördüklerimizi hafızamıza alırken, ruhumuz da yaşadığımız olaylar karşısında hislerimizi unutmaz saklar. Bedenimizin bu iki kayıt cihazı yaşadığımız en küçük bir olayı bile atlamadan sürekli işlevlerini sürdürürler.

Bebeklik dönemi yürüme ve konuşma yetilerine sahip olmaya başladığımızda sonlanmaya başlar. Artık ruhumuz hafızamızdan daha fazla ön plana çıkmaya başlayacaktır. Yasadığımız her olay daha derin izlere sebep olacak. Çevremiz her düştüğümüzde elimizi tutan ebeveynlere sahipsek, düştüğümüzde birileri elimizden tutmadan kalkmamayı öğreniriz. Sürekli sıkıntılarında bir başkasına koşan arkadaşlarımız varsa yardım almadan sıkıntı atlatılamayacağını not düşeriz hafızamıza.

Ebeveynlerimizin koruyucu tavırları, çevremizde gelişen olaylar her zaman iyi izler bırakmayabilir. Sandalyeye tırmanmak için hamle yaptığımız zaman bizi sandalyeye çıkartan bir ailemiz varsa eğer bizi bir yerlere çıkartması için  hep bir yardım eli beklememiz olası bir durum olacaktır. Artık sandalye bizim için yardım almadan tırmanmanın imkânsız gözüktüğü bir objedir. Bu olgu ömür boyu hafızamızda bu şekilde yer alacaktır.

İnsan beyni karşılaştığı her zorluğa çözüm üretebilecek düzeydedir. Beynimiz bu kapasitesine erişebilmek için eğitilmeye ve geliştirilmeye ihtiyaç duyar. Biz bebeklik çağlarımızdan başlayarak beynimize neyi öğretirsek o şekilde davranma eğiliminde olacaktır.

Hafızamıza aldığımız olayların, problem çözümünde ne kadar etkili olduğunu görmek için bir iki deneyden örnek vermek istiyorum.

Bir akvaryumun içerisine bir köpekbalığı ve daha küçük bir balık koyuluyor. Köpek balığı içgüdüsel bir şekilde karnını doyurmak için küçük balığın olduğu tarafa hamle yaptığında kafasını görmediği bir cama çarpıyor. Bir kaç kez hamlelerini tekrarlıyor. Her seferinde sonuç aynı cama kafasını çarparak hedefine ulaşamıyor. Bir süre sonra cam aradan kaldırılıyor. Fakat köpek balığı hiç bir şekilde hamle yapmayı bile denemiyor. Artık hafızası o kısmın ulaşılmaz olduğuna inanmış durumda. Arada görmediği o camın durduğundan emin.

Köpek balığı canının acımasına bakmadan denemeye devam edip bir hamle daha yapmış olsa hedefine ulaşabilecekti.

Bizlerde çoğu zaman köpek balığı misali karşılaştığımız zorluklara karşı çok çabuk pes edebiliyoruz. Ve zamanla kolaylıkla aşabileceğimiz engellerde bile inancımızı kaybedebiliyoruz.

Hayatın bizi zor şartlara sürüklediği zamanlarda bile pes etmeden denemeye devam etmek. Çözümü imkânsız gibi gördüğümüz her anda çözümün içimizde olduğunu hissetmek. Her türlü engelin aşılmasında bizlere ışık olacaktır.

Çözümsüz problem yoktur. Daha önce denemediğimiz yöntemler vardır. Her problemin üstesinden gelmemizi kendimize olan inancımız sağlayacaktır.

Kendine inanan insan için çaresizlik ancak bir kelimeden ibarettir.

Editör: Fatih Düz – 23.06.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Usta

Yusuf Alper EVCİL tarafından yazıldı

Yarım Kalmışlığın Hikâyesi kitabının yazarı, iki çocuk babası, instagram Farazimuhabbet hesabının sahibi. Muhasebeci.

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Tanrı’ya Göre Gerçeklik

    Karakter Gözlemleri: Carrie ve Big