içinde

Cehaletin Canını ‘Okuyun!’

İnsan, ‘okumayı’ su gibi tüketmelidir. Çünkü onun hiçbir yan etkisi yoktur.

İnsan dünyaya boş bir hazine sandığı olarak gelir. Onu değerli kılan sandığın kendisi değil içindekilerdir. İnsanın en büyük özelliği ise düşünen ve akıl erdiren bir varlık olmasıdır. Düşünen ve akıl erdiren insan, hazineyi bulur?

O zaman biz bu yazımızı vesile kılarak, hazinenin açık adresini okurlarımıza verelim. Bu hazine, ne mağara içindedir ne de toprak altındadır… Gerçek hazine, kitapların sayfaları arasında elmaslar misali parlamaktadır. Öyleyse insan; bu sayfalar arasında gezinmeli ve en büyük zenginlik olan kitapları hazine sandığına doldurmalıdır.

Şimdiye kadar ne yapmamız gerektiğinden dem vurduk. Biraz da toplum olarak ne yaptıklarımızdan bahsedelim mi? 

Evimizin başköşesinde misafir ettiğimiz renkli kutular içinden dünyayı okumaya çalışıyoruz. Bununla da yetinmiyor, bizden daha akıllı kabul ettiğimiz mobil cihazlar üzerinden bir an olsun ellerimizi çekmiyoruz. Teknoloji bize birçok alanda hizmet sunmasına rağmen onun hizmetlerinden faydalanmak yerine ona hizmet etmeyi tercih ediyoruz.

Kitapların engin deryasından kanarak içmek varken; insanlar cehalet çölündeki bir damla suyun peşinden koşuyorlar. Düşman üstüne dörtnala koşan süvarinin kılıç kuşanmayı unuttuğu gibi cehalet ile olan savaşımızda en büyük silahımızın kitaplar olduğunu unutur hale geldik.

İnsanlar sahaf kapılarını aralamayı zahmetli görmemeli

Çocuklarımızı alışveriş merkezlerinde gezdirdiğimiz kadar kitap raflarının arasında gezdirmiyoruz. Taze fidanlarımızı cahilliğin serasında değil; kitapların güneşinde yetiştirelim. Okuma kültürünün taşıyıcısı ve aktarıcıları anne baba ve diğer yetişkinlerdir.O halde neden bir kütüphaneyi evlerimize çok görelim?

İnsan, ‘okumayı’ su gibi tüketmelidir. Çünkü onun hiçbir yan etkisi yoktur. Okumaktan korkacak tek bir cephe vardır; o da zihinlere prangalar vurmak isteyenlerin cephesidir. Bilmek özgürlüğün başlangıcıdır. Bilginin en zengin kaynağı ise kitaplardır. Bilgiye ulaşmanın yolu okumaktan geçer. İnsanın mezara kadar götürebileceği tek şey, bedeni ve bildikleridir.

Okuma ve yazma temelinin atıldığı yer eğitim ve öğretim kurumlarıdır. Bu kurumların öneminin büyük olduğunu bilmenin yanında, bu dönemin tek başına yeterli olduğunu söylemek gerçeklik çerçevesinin dışında kalır. Bu temelin üzerine kitap okuma alışkanlığını inşa etmezsek, cahilliğin depremi bizleri derinden sarsacaktır.

Hayat uçsuz bucaksız durgun bir denizdir. Cehaletin fırtınası koptuğu zaman bu deniz, coşar ve hırçınlaşır. İşte bu vakit; ‘okumak’ gemimiz, kitaplar pusulamız olacak. Şayet okumazsak, cehalet bizim canımıza okuyacak!

Atilla Kaplan

Editör: Zehra Garipli – 13.08.2022

Rapor Et

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Gerçek, Sandığımızdan Daha Fazlası Olabilir

    Galaksimizin Süper Kütleli Kara Deliği Sanal Gerçeklikte Harika Görünüyor