içinde

Sorgulayın!

Geçmişi doğru bilmeyenin geleceği olmaz, malesef araştırmayan ve sorgulamayan bir toplum haline getirildik. Çocukluğumda hep şu sözü duyardım; Hocanın dediğini yap yaptığını yapma. Kimse en basitinden hocanın dediğiyle yaptığı neden birbirini tutmuyor demezdi. Bu kadar bariz çelişkiyi bile kimse sorgulamazdı.

Ben Rize, Güneysu’luyum. Şimdi sizlere cumhuriyet kurulduktan sonra, Güneysu’da yaşananları o zamanlar dedesi asılan bir yakınımın ağzından anlatayım:

Kurtuluş savaşı bitmiş, Cumhuriyet kurulmuş o yokluklar içinde devlet Güneysu’ya okul yapmak istemiş; cami hocalarının telkiniyle Güneysu’da herkes okula karşı çıkmıştı. Bunun üzerine Güneysu’nun köyü olan Kamboz’da okul yapılmak istendiği için okul malzemeleri Kamboz’a gönderilmişti. Bunu gören cami hocalarının çoğu halka “Bu okul açılırsa çocuklarınızı Camiden alıp çocuklarınızı bu okullarda gâvur yapacaklar” diyerek, halkı kışkırtarak okulun malzemelerini yaktırmışlardı. Bundan dolayı okul Kamboz’a kırk yıl Güneysu’ya yirmi yıl geç yapıldı.

Bunun eziyetini çekenlerden biri de ülkemizin önemli siyasetçilerinden bakanlık yapmış olan Ali TOPUZ’dur. Kamboz’dan Adacami köyüne sekiz-on kilometre yürüyerek ilk okulu okumuştur. Peki ya okuyamayan binlerce çocuk?

O zamanlar Güneysu’da erkekler daha altı-yedi yaşından itibaren başlarına mecburen sarığa benzer şeyler takardı. Şapka devriminde aynı hocalar bu kez insanlara “Eğer o sarığı başınızdan çıkartırsanız kâfir olursunuz; namazı boşuna kılmayın” hatta içlerinden birkaçı insanlara “Sarığı çıkaracağınıza, ananızı götürüp “geneleve” verin daha az günah işlersiniz” diyerek halkı galeyana getirip, Güneysu’daki jandarma karakolunu bastırtıp askerleri rehin aldırdılar ve daha sonra Rize merkez alayından gelen askerler halkı kışkırtan hocalardan yakaladıklarını istiklal mahkemelerine çıkartıp, bazılarını astı.

Güneysu’da olanlar, ülkenin birçok yerinde de aynı şekilde oldu. Atatürk hocaları astı denilen olayın gerçeği işte bu. Birçok insan gerçeği biliyor, ama kimse korkudan gerçeği söylemediği için Atatürk düşmanlarının ki (Atatürk düşmanı ya zır cahil ya da Türkiye-Türk düşmanıdır) yalanları neredeyse gerçek kabul edilecek. Hal böyle olunca da, insanlar Kadir Mısırlıoğlu gibi ajan mı deli mi olduğu belli olmayan şarlatanların peşine takılıyorlar, tıpkı FETO’da olduğu gibi.

Tüm Cuma hutbeleri ülkemizi bağımsızlığa kavuşturan başta Atatürk olmak üzere tüm Kurtuluş Savaşı kahramanları için duayla başlaması lazımken, Türk milleti sahtekâr hocalar yerine gerçek dinini Türkçe mealinden öğrensin diye Elmalılı Hamdi’ye; kendi maaşıyla çeviri yaptırıp halkına bedava dağıttıran tüm dünyanın saygı duyduğu Atatürk, kendi kurduğu diyanet tarafından en azından ölüm yıldönümünde bile anılmadığı bir ülke olduk.

Böyle olmasının sebebi seksen yıldır Atatürk’ün partisi olduğu iddiasıyla halkımızın oylarını alıp varlığını sürdüren ama Atatürk’ün yolundan gitmek bir yana samimi Atatürkçüleri uyutarak Atatürk’e hep zarar vermiş, Atatürk’ün ellili yaşlarda ölüm sebebini bile ciddi bir şekilde seksen yıldır araştırması konusunda çalışma yapmamış partinin oluşudur. Tıpkı çağ açıp çağ kapatan cihan fatihi Fatih Sultan Mehmet Han’ın ellili yaşlarda ölümünü araştırmayan onun fethettiği şehirde sefa süren Osmanlı sultanları gibi.

Editör: Oğuz Yılmaz – 10.05.2022

Bu içerik hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yapabilir, oy kullanabilir ya da tepki seçebilirsiniz. Gönderinizi oluşturun!

Rapor Et

Meraklı

Mehmet Yılmaz tarafından yazıldı

Makale YazarıDoğrulanmış ProfilÜyelik Yılı

Ne düşünüyorsun?

Yorumlar

Bir yanıt yazın

    Baharın gelişinin kutlanması : Hıdırellez

    Osmanlı’nın İlk Seri Katili: Hrisantos